Sümerlerin (Kengerler) Türklüğüne İlişkin Kanıtlar


 

Sümerlerin (Kengerler) Türklüğüne İlişkin Kanıtlar

2.5K

Çankırı’nın eski adının Kengir olduğunu, aynı addan Doğu Anadolu’da ve Kafkasya’da da olduğunu ve Sümer ülkesinin de aynı adı taşıdığını biliyor muydunuz?

Sümerler kendilerine Sümer değil Kenger/kengir derlerdi.

Gökteki Tanrı’yla baş başa kalmak için,tapınakların üstüne çıkar ve gece gökyüzünü seyrederlerdi.

Bunun sonucu astronomi bilimi gelişmiştir.
– İlk defa yazıyı kullanarak tarih çağlarını başlattılar (Çivi yazısı).
– Dört işlemi kullanmışlar, sayıları bulmuşlar, ve çemberi 360’a bölmüşlerdir.
– İlk yazılı kanunlar Sümer kralı Urgakina tarafından yapılmıştır.
– Ay yılı takviminin temellerini atmışlardır.
– Sümerlerde her erkek asker sayılırdı.
– Tekerleği icat ettiler.

Tevrat’ın ve bilimsel bulguların belirttiği gibi Kenger Uygarlığı’nın ilk 1500 yıllık döneminde (MÖ 4000-2500) Kengerceden başka dünyada yazılı dil yoktur. İlk İngilizce sözlük -Kaşgarlı Mahmut’tan 500 yıl, Sumerce sözlüklerden 4000 yıl sonra- MS 1604’te görülür.

“Batılıların çok iyi bildiği, Türklerin fark etmediği bir gerçek vardır. Türkleri tarihten çıkartırsanız geriye tarih diye bir şey kalmaz.” Batılı bir bilim adamına ait olan bu sözler Türkçe için de şöyle uyarlanabilir mi?

“Türkçeyi dünya dillerinden çıkartırsanız, geriye dünyada dil, diye bir şey kalmaz.”

Bu yazıda Tevrat ve bilimin ışığında bu soruya yanıt aranmaktadır.

I- Tevrat’ta Sümer (Kenger)

Tevrat’ın Yaradılış kitabının 11.1 bölümünde Sumerceye atıf yapılarak tüm dünyanın tek dil konuştuğu, 11.28-31 bölümünde Hz. İbrahim’in Şınar’ın (Sümer’in) Ur şehrinde doğup büyüdüğü, ilk adının Abram olduğu, Tanrı’dan aldığı buyruk ve vaat ile kalabalık bir grup halinde Ur şehrinden Harran’a (MÖ 2000) göçtüğü belirtilir.

Hz. İbrahim yıllar sonra Ur şehrinde yaşayan yeğeni Sumerli Rebecca’yı oğlu İzak’a gelir getirecektir. O yıllar Sümer ülkesinin istila ve yağma edildiği yıllardır. Sümer’in son dönemleridir. Ayrıca binlerce yıl üzerinde tarım yapılan Sümer toprağı tuzlanmış, verimliliğini yitirmiş, göçler başlamıştır.

Hz. İbrahim’in anadilinin Kengerce/Sumerce olduğu düşünülürse, Tanrı’nın Hz. İbrahim ile Sumerce konuştuğu ve ona inen fakat kaybolan kitabın da Sumerce olduğu anlaşılmaktadır. “Vaat Edilen Topraklar” yani KENAN da zaten Sumerce bir kelimedir; “Sümer Ülkesi”nin adıdır.

Tevrat’ın ve bilimsel bulguların belirttiği gibi Kenger Uygarlığı’nın ilk 1500 yıllık döneminde (MÖ 4000-2500) Kengerceden başka dünyada yazılı dil yoktur. MÖ 2500’de Dravida ve Eski Mısır dili görülür. Sanskritçe MO 1200’de, Grekçe MÖ 700’de, Arapça MS 400’de, Fransızca MS 900’de ortaya çıkar. İlk İngilizce sözlük -Kaşgarlı Mahmut’tan 500, Sumerce sözlüklerden 4000 yıl sonra- MS 1604’te görülür.

Sümer tarih sahnesinden çekildikten sonra bile Hz. İsa’ya kadar Ortadoğu’da dualar, ayinler, eğitim Sumerce yapılacaktır. Sumerce kelimeler Ortadoğu dillerinin dokularına işleyecektir. Bunun somut örneği Tevrat’ta da görülebilir.

Tevrat, Hz. İbrahim ve ailesinin Sumerce olan özgün isimlerinin aşağıdaki gibi “Semitik” leştiğini belgeler:

Abram (Komutan, yönetici): Avram ve Abraham (Kuran’da İbrahim)

Karısı Sara (Işık, sarı, kızıl): Sarah

Babası Tara (Töre): Tarah (Kuran’da Azer)

Sumerce TARA(R) (TÖRE): İbranice’de TARAH, Arapçada TEVRAT olur.

Sumerce KANANG (Ülke, konak): “G” harfi düşerek İbranice KENAN olur.

Sumerce EBER (ÖBÜR): İbrani, Hebrew olur. (Fırat’ın öbür yakası kastediliyor.)

II- Sümer’in Sumercesi:

Tevrat’ta ŞINAR olarak geçen ülke Akadcada “ŞUMER(U)”, Eski Mısır yazıtlarında “SNGR” (Sangar? Sungur? Senger?), Hititçede “ŞANHAR(A)”, Sümer tabletlerinde “KENGER(Ü), Kenge, Kanga, Kengerü”, günümüzde “Sümer, Sümer” olarak adlandırılır.

Sümer kelimesinin anlamı bugüne kadar çözülememiştir. Çünkü böyle bir kelime Sümer (!) dilinde ve tabletlerinde var olmamıştır. Büyük olasılıkla KENGER kelimesi komşu uygarlıklara fonetik değişikliklere uğrayarak geçmiş ve yukarıdaki adlar ortaya çıkmıştır. Akadca tabletlerdeki ŞUMAR kelimesinin başlangıçta yanlışlıkla SUMER, diye okunması sonucu bir “galat-ı meşhur” olarak bu kelime günümüzde hâlâ kullanılmaktadır.

Türk tarihinde boy, yer ve devlet olarak en çok adı geçen kelime “KENGER”dir.

Basra Körfezi’nin eski adı Kenger Denizi’dir.

Harzem, Harezm diye geçen ülke ve krallığın özgün adı KENGER’dir. Antik dönemlerden Moğol istilasına kadar varlığını sürdürmüştür.

Çankırı’nın 1925’ten önceki adı KENGERÜ’dür.

KENGERİS ve KENGÜ Orhun Yazıtları’nda geçen yer adlarıdır.

KANGAL köpeği Anadolu’ya KENGER (KANGAR)’den gelmiştir.

KENGER adı, Manas ve Oğuz destanlarında geçer.

KENGER, Manisa-Kula’nın bir köyüdür.

KENGER içinden süt çıkan, sakızı ve yemeği yapılan bir bitkidir.

KENGER, en eski Türk boylarından biri olup Selçuklular, Azeriler KENGER kökenlidir.

Farabi, KENGER’in antik kenti olan Otar’da doğmuştur.

KENGER kelimesi, büyük olasılıkla Sumerce (!) Kİ (yer, ülke) ve ENGUR (Sümer kozmogoni evreni aoguran Kozmik deniz/rahim, Yaradan) kelimelerinden oluşur; (kir, çır, yir, şir, jer, şer, hir, çer) değişik Türk dillerinde “yer, yurt” anlamındadır ve TANRI YURDU demektir.
Nitekim tarihin ilk yasalarını yapan Kenger Kaanı UR-ENGUR’un adı “Tanrı eri, Allanın askeri” demektir.

Bazı Sumerologlar KENGER’i (Ki en gir) “Yüce Krallar Yurdu” olarak yorumlarlar.

ANKARA, ANGORA, ONGEARA (Niyagara), SANGAR-ia (Sakarya) kelimeleri ENGUR’un değişik kültür ve coğrafyalardaki adlarıdır. Kengerce ANGARIN (rahim) günümüz Türkçesine KARIN olarak ulaşmış, Batı dillerine ise EN-KARNASYON olarak geçmiştir.

III- Günümüz ve Kengerler

Özgün adıyla KENGER (Sümer), “UYGARLIĞIN BEŞİĞİ” olarak bilinir. Yeryüzünde matematik, geometri, cebir, astronomi, hukuk, tıp, edebiyat, şehircilik, muhasebe, mühendislik kütüphanecilik ve sistemli eğitim; kısaca bilim, sanat, uygarlık ve tarih Kenger’de başlar.

Kenger uygarlığını anlamadan günümüzü anlamak mümkün değildir. 6000 yıllık insanlık tarihinin 4000 yılı Kenger kültürünün bilfiil etkisi altında biçimlenmiştir. Günümüz uygarlığının altyapısında Kenger Uygarlığı, Batı kültürünün dip katmanlarında Kenger kültürü vardır. İşte bu yüzden Amerika’nın sembolü olan “Özgürlük Heykeli”, Kenger Tanrıçası Göklerin Kraliçesi Ninanna’dan başkası değildir. AB Bayrağının 12 yıldızı -12 kabile, 12 havari, 12 imam gibi- Kengerin büyülü sayısı 12’den çıkmıştır. Kenger takviminde yıl 12 ay, gün 12 saat, gece 12 saat, Kenger Tanrılar Meclisi’nde 12 tanrı, Etrüsk Federasyonu’nda 12 şehir, Kenger icadı olan astrolojide 12 burç, Madonna’nın başındaki halede 12 yıldız olması bir rastlantı değildir. (Madonna Kengerce “kırlarda dolaşan dişi eşek” demektir.)

5000 yıl önce Kenger Uygarlığı’nda var olan değerlere bugün AB ve ABD -kendi keşifleri imiş gibi- sahip çıkmaktadır. Oysaki “demokrasi ve laiklik” Kenger’de başlar. (MÖ 3000) İnsan Hakları, “özgürlük ve adalet” kavramları tarihin ilk yasaları olan Er-Engur (MÖ 2112-2195) yasaları ile Kenger’de başlar. İbrahimi/semavi dinler Kenger’de başlar (MÖ 2000).

Gerçeğin ta kendisi olan bu savlar ilk anda marjinal düşünceler olarak algılanabilir. Çünkü yüzyıllardır süren propagandalar sonucu, beyinler -Sümer’in yanında dünkü çocuk kalan -Grek ve Roma safsataları ile enfekte ve iğdiş edilmiştir Kenger Uygarlığı’nın- Sümer adıyla- okul kitaplarımızda yarım sayfa ile geçiştirilmesi bu beyin enfeksiyonunun bir başka dışavurumudur.

Öte yandan bilim üzerinde bugün Galileo döneminin engizisyon mahkemelerini aratmayan gizli bir entelektüel terör baskısı bu gerçeklerin su yüzüne çıkmasını engellemektedir. Avrupa parlamentolarında çıkartılan soykırım yasaları bu entelektüel terörün en somut örnekleridir, Bir diğer örnek, Fransa’daki etimolojik ve etnik araştırma yasağıdır. Diğer Batı dilleri gibi Fransızca da kökü olmayan, değişik dillerin harmanlanmasıyla bin yıl önce ortaya çıkmış toplama bir dildir

Gariptir ki Fransa’da Fransızcanın ve Fransızların kökenini araştırmak yasaklanırken Türkiye’de ağızlarda sakız olan bir “etnisite” modası çıkartılmıştır. Etnik araştırmalar (!) için A ülkemizde belli üniversiteleri ve kurumları paraya boğmaktadır. Etrüsk ve Sümer uygarlıklarına müfredatında hiç yer vermeyen bu “etnisite bağımlısı” kuruluşlar kime ve neye hizmet ettiklerini düşünüyor ve vicdan muhasebesi yapıyorlar mı?

Tüm üniversitelerimizin Sümerlerle ilgili araştırma ve yayınları toplansa bir tek Muazzez İlmiye Çığ’ın araştırmaları kadar etmez. Etrüskler konusunda tüm üniversitelerimizin araştırmaları Adile Ayda’nın araştırmaları kadar yoktur. Ülkemizdeki eğitim sistemi düzeltilmezse ecdadı tanımayan, geçmişini bilmeyen, özüne yabancılaşan bir toplum ortaya çıkacaktır ki böyle bir toplumun varlığını uzun süre koruyabilmesi günümüz koşullarında mümkün değildir.

IV- Cumhuriyet, demokrasi, laiklik kelimelerinin etimolojisi

“CUMHUR” kelimesi Arapçaya KENGERCE’den geçmiştir. Aslı “DUMUGİR”dir. “Kenger yurttaşı, Sümer vatandaşı” demektir.

DUMU, Kengercede (Sumercede) ve Kazakça, Türkmence gibi değişik Türk lehçelerinde “soy, nesil, oğul, tohum” anlamındadır. DUMUZI, Kengerde bir bereket/tohum tanrısıdır. Türkçe Kelime anlamı “tohumun özü, ruhu” demektir. Günümüze “temmuz, damızlık” vs. biçiminde ulaşmıştır. Hâlâ ülkemizde bazı yörelerde kızlar nişanlılarına “Dumuzum” der.

GİR ise Kengercede “gür, soylu, yerli, asil” anlamındadır. DUMUGİR -köle olmayan- özgür Kenger halkı, Kenger vatandaşı anlamında kullanılmıştır. Arapça kanalıyla Osmanlıcaya geçip sonuna “iyet” eki alarak tekrar Türkçeye CUMHURİYET olarak geçmiştir. Öte yandan, Kengerce DUMU Grekçeye 2000 yıl sonra -halk anlamında- DEMO(S) olarak geçmiştir.

ATUKU kelimesi Kengercede “güç sahibi” demektir. Günümüz Türkçesinde ATAK, ATİK olarak görülür. Arapçaya TAKAT, İbraniceye TOKAT, Grekçeye KRATO(S) olarak geçer. DUMUGİRATUKU Kengercede “halkın gücü” demektir.

DEMOKIRATİKA, bugün dünya dillerinde halkın güç sahibi olmasını ifade eder. Yani demokrasi, kavram ve kelime olarak Antik Türk kültüründen çıkmıştır.

Tarihte ilk demokrasi Kengerlerde görülür. Grekler tarih sahnesine çıkmadan 2000 yıl önce Kengerde Yaşlılar Meclisi (Senato), Gençler Meclisi vardır. Yani Demokrasi Kenger Uygarlığı’nda çıkmış bir kelime ve kavramdır. Oysaki dünya onu Grek keşfi (!) zanneder.

Kengerce LU İnsan, LULU halk anlamındadır. İG, “dönük, yönelik” anlamında bir sonek (suffix) olup LUİG “halka dönük” demektir. Kengercede LULU kelimesi Ön Türkçede ULUL, günümüzde ULUS olarak görülür. Günümüzde anlam kaymasına uğrayan LAİK (halkçı), LAİSİTE (halkçılık) kelimelerinin köklerinde LU ve ULUS kelimeleri görülmektedir. Kengerlerde sayısız tarikat ve farklı dinsel inanç olmasına rağmen, bilinir ki kimse kimsenin inançlarına karışmamıştır.

V- Türkçe-Kengerce ilişkisi

Kengercenin Sami veya Hint-Avrupa (!) dili olmadığını, Türkçede olduğu gibi Kengercede de ses uyumu olduğunu, Türkçe gibi aglunatif (bitişken) bir dil olduğunu tüm bilim dünyası kabul eder. Kengercenin Türkçe olması Batı dünyasının dil ve tarih tezini çürüteceği için, bu gerçeği -engizisyon korkusu ile- hiçbir Batılı bilim adamı dile getiremez. Ancak özel konuşma ve yazışmalarında bu gerçeği itiraf edebilirler. (S. N. Kramer’in Muazzez İlmiye Çığ’a yazdığı mektuplarda görüldüğü gibi.)

Hem Kaşgarlı Mahmut’un Türkçe hem Pensilvanya Üniversitesi’nin Sumerce sözlüklerinde “ağaç” kelimesinin 3 ayrı anlamı aşağıda görüldüğü gibi aynıdır. Bayrak, Tanrı, ezan, ulus kelimeleri bizlere Kengerceden yadigârdır. Bunun dışında diğer benzerlikler Kengerce-Türkçe ilişkisine ışık tutmaktadır.

Kengerce – Ön Türkçe – Anlam
BADARA – BADRAK BAYRAK, MIZRAK
LULU-ULUL-ULUS
DİNGİR – TENGİR TANRI
GUMEZE – KIMIZ KIMIZ
KAKARAŞA – KARGAŞA KAOS
HAŞGAGA – KAHKAHA KAHKAKA
GUMUR-OMUR OMUR
GEŞ- IGEŞ PENİS
GEŞ – IGEŞ AĞAÇ
GEŞ – IGEŞ ODUN
Ning – Ning Nesne, şey
Gig – İg Hasta
Gudu – Kötü Makat
Gam – Am Rahim
Agarın – Garın Karın, rahim
Aş – Aş Aş, ekmek
Bilga – Bilge Bilge
Guenag – Gonak Konak
U – U Uyku
E- E Ev
Ama – Ama Ana
Ud – Od Ateş, gün, zaman
Gana – Ana Tarla
Un – Arı Arı, parlak
Guyun – Boyun Boyun
Çantak – Çentik Çentik, üçgen
Gurum – Kıvrım Kıvrım
Aşme – Işıma Radyasyon
Eber – Öbür Öbür
İzi – İsig Isı
İlu – Ulug Ulu, ilah
Eren-Eren Erler, ordu, yiğit(ler)
Urin – İrin Kan, cerahat
Bad – Bud But, bacak
Sîlig – Eiig El
Zingi – Süngü Kemik
Gusa – Kas Adale
Gir – Gür Soylu, gür

VI- Dillerin kökü Türkçe mi?

Rönesans dönemine kadar Avrupa’da konuşulan Batı dillerindeki kelime sayısı 1600’ü geçmezdi. Yeni kavramlar üretildikçe Latince ve Eski Grekçeden alınan kelimelerle Batı dilleri zenginleşti. Latince, Etrüsk Türkçesi üzerine kurulu bir dildir.(2) Grekçe ise Sanskritçe ile Pelasgça (Türkçe) karışımından MÖ 750’lerde doğmuş almaşık bir dil izlenimi vermektedir.(3)

Türkçe fiil köklerine “-are” eki konunca Latince fiiller elde edilir:

Am-mak Amare Sevmek Amor, Amigo, America, Amatör
Kur-mak Creare (Kur-are) Kurmak Kreasyon
Kır-mak Currare (Kır-are) Kırmak, uzaklaşmak
Magta-mak Magtare Övmek,
Di-mek Dicere Demek, söylemek
Batı coğrafyası Türkçe isimlerle doludur:
Ön Türkçe ANG (Geyik, av) + ALANDI (Alan, ülke) > ENGLAND (Geyikler, av ülkesi)
TOJ (Devlet ) ve ALANDI > DEUTCH-LAND (Devlet toprağı)
AL (Alçak yer) ve ALANDI > HOLLAND (Alçak ülke)
PO (Ova) ve ALANDI > POLAND (Ovalık ülke)
EMRE, AMRAK (Sevgili, dost) > Amerigo > AMERICA (Dost)
URUK/ERECH (Uygarlık) + BAR (Dış) > URUBA > EUROPE (Uygarlık dışı)
OKAN (Yaradan, kozmik deniz) > OCEAN (Okyanus)
OTRA (PO ovasında Etrüsk Kenti) > ATRİA> ADRIATIC
KEMREN (Kale) > KREMLİN
EU (Ev) + TAU (Dağ) > UTAU > UTAH > UTAH (ABD)
ÖTÜKEN > VATİCAN
Arapça sanılan kelimeler Türkçe kelimelerin hecelerinin yer değiştirmesiyle ortaya çıkar:
Ön Türkçe SATIK (Ticaret) > IK ti SAT > İKTİSAT
BASIK (Baskı) > İK ti BAS > İKTİBAS AÇIK (Aç olma) > IK ti AÇ > İHTİYAÇ YAKIŞ (Yaklaşma isteği) > İŞ ti YAK > İŞTİYAK
KELE-ME (Konuşma) > KELME > KELİME
ÇAKKA (Mabed, Tekke) > MAKKA (Mek-Ke/Mabed)

Kaynakça:
*1) Muazzez İlmiye ÇIĞ, Sumerde Tufan Tufanda Türkler, Kaynak Yayınları, 2008
2) M. Ünal MUTLU, Dünya Uygarlıklarında Türk Dili ve Kenger Uygarlığı, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul, 2007
3) M. Ünal MUTLU, Sumerce ve Etrüskçe Arkaik Türk Dilleridir/Tarihten Bir Kesit ETRÜSKLER, Türk Tarih Kurumu, 2008

 

Haber Videosu

http://www.turkcenindirilisi.com/turk-tarihi/sumerlerin-kengerler-turklugune-iliskin-kanitlar/526#.WDW_GsjbEWk.facebook

 

 

 

 

Jalalidin Rumiy Hezretlirining Mesnewiysidin


the-minute-i-heard-my-first-love-story

Jalaidin Rumi (Hz. Mevlane)ning asaslighi besh eseri bar boluip bular:
Mesnevi, Divan-Kebir, Fihi-Mafih, Mejelisi-Seba we Mektubatlar.

Mesnevi bolsa jemi alte jiltliq 25618 béyittin terkip tapqan, Kilassik sheriq edebiyatidiki shiér uslubida yézilghan yeni ikki misraliq , öz-ara qabiyedash yeni „Failatun – failatun – failun“ digen shiér uslubi sheklide yézilghan.

Mesnevining tili Parische bolup, Mevlane sözligen béyitlarni, hékayilerni, hikmetlik sözlerni shagirti Husemettin Chelebi xatirlep, retlep kitab qilghan.
Mesnevi xuddi Mevlane özi :“ Bu kitab Mesnevi kitabidur, Mesnevi heqiqetke irishish üchün we Allahning sirlirigha agah bolush we eqlini yetkuzushni oylighanlar üchün bir yoldur“ digen.

Mesnivide Mevlane bir hékayini bashlaydu, emma bu hékayini derhal ayaqlashturmay arisida bir Béyit we bir hikmetlik sözlerni dep hékayini yene kelgen yéridin dawamlashturidu.
Mevlanening sözligen her-bir hékayisi insanlarni toghra yolgha, güzellikke yuzlenduridighan nesihetler ustige qurulghan. Bu hékayilerning beziliri qehrimanlar toghrisida, beziliri weliler, beziliri Sopilar, beziliri padishahlar we beziliri Haywanatlar toghrisida sözlinidu. Bularning hemmisining artuqchilighi we kemchilikliri bilen obrazlashturghan. Eslide ularning kim bolushi muhim bolmastin, muhimi ularning artuqchili we kemchiligini anglitish arqiliq, kishilerge sexsiyetchilik, qizghanchaqliq, heset we ularning ensireshlirini shehirlep, insanlarni eskiliktin ibret ilishqa, yaxshiliqtin ulge ilishqa chaqiridu we insan qelbide Tengrige bolghan cheksiz söyguni urghitidu. Bu insanlar gerche 800 yillar aldidiki insanlar bolsimu emma insaniyet dunyasida her waqit arimizda mewjuttur.
Peziletke, exlaqqa yuzlinidighan yol insanning öz-özini suzuk bilish yolidin ibarettur.
Mesnevi bolsa eng töwen sewiyediki insanlar üchün chushunushluk qilip yézilghan bolup, irshad we terbiyeni her jehettin sistimiliq qilip ipadilep bergen.

Men töwende özem Terjime qilghan „Mesnewi“ din durdanilerni oqurmen qirindashlirimgha Jalalidin Rumining téren pikirlik töwendiki hékmetlik sözi bilen bashlaymen.

“ Biz birleshturush üchün kelduq, Ayrish üchün emes“

Chiwin

Bir Chiwin éghilda, éshek sudigining ustidiki saman exlitige qonuptu – de, Kapitandek béshini igiz köturup: “ Men nechche waqitlardin biri Paraxot bilen Déngizni xiyal qilip yurgen idim, mana bu Paraxot, mana bu Déngiz. Men bolsam tejirbilik, toghra oylaydighan, toghra hökum qilidighan, Paraxot rolini yaxshi bashqurighan bir Kapitanmen“ deptu. Shuning bilen Déngizda Paraxotini heydeptu we Déngiz uninggha cheksiz körunuptu. Uning köz aldida u éghildiki yéghilip qalghan éshek Sudiki payansiz we chongqur bir déngizdek körungen idi. Chiwinde éshek sudigini heqiqiy mahiyiti bilen körudighan köz nerde?

Dünyani qanchilik körse, shunchilik. Chiwinning közi qanchilik bolsa Déngizmu shunchiliktur.

Bir Chiwinning xata hökumi bilen özini „katta“ dep bilgen. Özining mevjutluqining zerresini Quyash dep qalghan.

Insanning hali, hewesliri, özini chaghlimasliqi axiri birip ashu Chiwindek qilip qoyudu.

Mana mushundaq quruq chüshenchiler, quruq ittiqatlar insanni Heqni körmeydighan, xata hökum qilidighan, xata tepekkur qilidighan Chiwinge oxshutup qoyudu. éshek sudiki ustidiki saman exlétini öz tesewwurida ajayip ghayiwi bir nerse dep bilidu.

Chiwin öz xatasini tonup, xata chushenchiliridin waz kechse, uning bexti kélip, heqiqetni tonup yétetti. Emma, bundaq ibret ilish qabiliyet chiwinde bolmaydu. Uning rohi shekilge layiqtur.

Sulayman Eleyhissalamgha panalanghan Adem

Sulayman Eleyhissalamning dewrde, bir küni Ezrail Eleyhissalam kochida bir kishige shundaq qarighan iken. U kishi shunchilik qorqup kitip, udul Sulayman eleyhissalamning adalet sariyigha qarap yol aptu. U kishining köngli intayin yérim, yuzliri sarghayghan, lewliri qurghan halda Sulayman Padishahning hozurigha kiriptu. Sulayman Padishah u kishining bu halini körup, nime bolghanlighini soraptu.

U kishi:“ Ey adaletlik Padishahim. Yolda Ezrail manga qayta-qayta shundaq surluk we menilik qarap ketti“ deptu.

Sulayman Padishah:“ Undaqta sen nime arzu bilen qishimgha kelding?“ dep soraptu.

U kishi: „Ey Padishahim men sendin ötunup qalay, méni derhal eng uzaq jaylardin biri bolghan Hindistangha yolgha sélip qoy“ deptu.

Bu kishining derdini anglighan Sulayman Padishah derhal xamalgha, u kishini Hindistangha apirip qoyush üchün perman biriptu.

Ertisi küni Mejliste Sulayman Padishah, Ezrailgha qarap:“ U mumin bendige qandaq bir köz bilen qaridingki, uning öz wetenidin ayrilishigha sewep boldung. Bu zadi qandaq ish? U kishi shunchilik qorqup öy-jaylirini tashlap kitishige sewep bolghan?“ U kishining undaq hoduqup kitishining sewebi nime? Buning sirini ey Tengrining elchisi manga éytqin ! deptu.

Ezrail mundaq jawap biriptu:“ Men uninggha ghezep bilen qarimidim. Tengri shahitturki heyranliq bilen qaridim. Chünki Tengri manga uning rohini „Hindistanda al“ dep buyruq qilghan idi. Shuning bilen men u kishini bu yerde körgendin kiyin, qanati bolghan teghdirdimu Hindistangha qandaq baralaydu dep oylap, heyranliq bilen qarighan idim. Shundaqtimu Tengrining buyruqi bilen Hindistangha bardim we u yerde kördum hemde janini aldim“ deptu.

Ey insan sen dunyaning pütün ishlirini mana mushundaq dep oylap qiyas qil. Andin közungni ach we Tepekkur qil!. Zadi kimdin qachisen? Ey insan! Özengdinmu? Bu ishlargha biz nime digen charisiz he! Shunga eng yaxshisi Heqqe teslim bol we razi bol.

Reng we Nür

Qizil, yéshil we külrenglerni yoruqluqta körmiseng körelmeysen.
Sen renglerni körgenliging üchün Nür sendin rengge yoshurunghan boludu.
Qarangghu chushtimu rengler tutulidu. Del mana mashu chaghda, rengni körsetken Nür ikenligini bilisen. Nür bolmisa rengni körelmeysen. Ichimizdiki renglermu ene ashundaq bir nürgha muxtaj.

Ayning, Quyashning we Yultuzlarning nüri bolsa bizning közimizge zahir bolghan yoruqluqtin ibaret.
Insanning ichidiki nür bolsa bekmu qedirlik bir nürning eksidur.
Közungning nürining nüri bolsa Köngulning nüri boldi; Köz nüri köngul nüridur.
Köngulning nürining nüri bolsa Heqning nüri boldi. U aqil we his nüridin ayrimdur.

Kechte nür bolmighanlighi üchün, rengler körulmidi. Bu sanga nürning yoqlighidin melum boldi.
Yoruqluqni körush arqiliq reng roshen boldi. Bu sanga yoruqluqning barlighidin ayan boldi.
Tengri bu zitliqqa asasen xoshalliq meydangha kelsun dep, ghem-qayghuni yaratti.

Her yoshurun sheiyler zitliq arqiliq otturgha chiqti. Heqning zitliqi yoq bolghanlighi üchün u körunmidi.

Awal yoruqluq, andin reng körulidu. Chünki aq we qara bir-birige zittur(Qarmu-qarshidur)
Nürning ziti sanga nur bexsh etti. Maddiki zitliq zitliqi arqilq köruldi.
Heq nuruning ziti üchün bir mewjudiyet yoqtur. Uni ziti bilen körush imkani yoqtur.
Bizning aqlimiz uningha yetmeydu, emma u bizning sirlarimizni, pütün exwalimizni körup, bilip turidu.(Terjime qilghuchi: Hebibulla Ablimit)