Türklerin Genetik Tarihi ve Orta Asya’nın Genetik Yapısı


f-haplogrubu-300x220

Bu yazımızda, Orta Asya Türklerinde genel olarak görülen Y-DNA haplogruplarından yola çıkarak Türklerin genetik tarihini ele alıyoruz. Türki halklarda çoğunlukla görülen Y-DNA haplogrupları, MÖ 46.000-65.000‘de ortak atalarda birleşmektedir. Bu bağlamda Türklerin binlerce yıl içerisinde farklı haplogruplara bölünerek oluşmuş kültürel, tarihi ve lisani bir soy birliği olduğu görülmektedir.

haplogruplarGenetik araştırma verileri, Türklerin tek bir haplogruptan değil, en az 14 haplogruptan müteşekkil olduğunu göstermektedir. Aşağıda listesini verdiğimiz bu haplogrouplardan yaklaşık 12 tanesi (G, H, I, J, K, L, N, O, P, Q, R, T), 48.000 yıl önce F haplogrubu idi. F haplogrubundan türeyen erkeklerin binlerce yıl içerisinde y-str değerlerinde mutasyon gerçekleşmesiyle yeni haplogruplar oluşmuştur. F haplogrubu, Moğollarla ortak atamızdan 65.000 yıl önce ayrılmıştır. Bugünkü Türklerin ataları MÖ 65.000 ilâ 46.000 yılları arasında F haplogrubu idi. Aynı tarihlerde Moğolların ataları ise C haplogrubu idi. Türklerin ata haplogrubu (F), MÖ 46.000 ilâ 20.000 yılları arasında çeşitli mutasyonlara uğrayarak alt kollara ayrılmış ve yeni haplogruplar oluşmuştur.[F Teknik olarak 48.000 yıl önceki atalarımız temel alınırsa, şuan F’nin alt dallarındaki tüm Türkler için F haplogrubundan türeme denilebilir.

F haplogrubundan türeyen alt haplogruplar (özellikle G, H, I, J, K, L, N, O, P, Q, R, T), Orta Asya Türklerinde görülen Y-DNA haplogruplarıdır. Bazı Türk boylarında da görülen C haplogrubu ve alt dalları ise en fazla Moğollarda ve Tunguzlarda görülmektedir. Bu iki haplogrup (C ve F), 65.000 sene önceki CF haplogrubundan türemiştir.[CF Bununla birlikte C, D ve E haplogruplarının bazı alt dalları da, F haplogrubu kadar yoğun olmasa da Türkler arasında görülmektedir ve Türk toplumunu oluşturan ön Türkler arasında yer almışlardır.

Türklerin atayurdu olarak bilinen Orta Asya’da Türkî kabilelerf-haplogrubude F haplogrubu ve alt kollarını yoğun miktarda görmek mümkündür. Alt grupların dağılma yönleri dikkate alındığında, F haplogrubunun dağılma noktasının Orta Asya olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim F haplogrubunun kolları Afrika’da pek görülmemektedir. Ayrıca F paragrubunun Kazaklarda, Sarı Uygurlarda, Özbeklerde, Tibet, Çin ve Himalayalarda görülmesi, bu ata haplogrubunun Orta Asya’dan dağılmış olduğunu ortaya koymaktadır.[2, 26] 

İnsanlık kültürünün ilk yaşam tarzlarının izlerini taşıyan Ön Türk olarak tabir edebileceğimiz Türklerin ataları, savaşçı ve yarı göçebe olmaları nedeniyle binlerce yıl içinde çok geniş bir coğrafyaya dağılmış, bu göç dalgalarıyla çok sayıda haplogrup dünyaya dağılmıştır. Nitekim F’nin mutasyona uğramasıyla Türklüğün oluşum sürecinde farklı haplogruplar ortaya çıkmaya başlamış ve Türklerin yaşadığı aynı coğrafyada birden çok haplogrup (F’nin varyasyonları) bir arada görülmeye başlamıştır. Ancak Türklerin budunlar (Kıpçak, Kırgız, Karluk, Oğuz gibi) halinde ayrı gruplarda yaşamaları nedeniyle her bir budunda farklı haplogruplar baskın durumda olmuştur.

Günümüzde sondan eklemeli dillerin konuşulduğu halklarda ve coğrafyalarda C, D ve F haplogruplarından türeyen alt dalların görülüyor olması, sondan eklemeli dillerin (dolayısıyla Ön Türkçe’nin) doğuş noktasını, çok daha eski zamanlara götürmektedir.  F haplogrubunun türevi olan günümüz haplogrupları (G, J, N, Q, R gibi), sondan eklemeli dil konuşan diğer uluslarda (Kafkas dilleri, Ural-Altay dilleri) ve antik halklarda (Sümerce, Etrüskçe, Hattice, Elamca, Hurrice) en fazla görülen haplogrup kümesini oluşturmaktadır. F’nin yeni haplogruplara bölünme sebebi de farklı coğrafyalara dağılmalar sırasında veya öncesinde yaşanan zamana bağlı olarak mutasyonların gerçekleşmiş olmasıdır. Ancak sondan eklemeli dil konuşanların dillerinde mekanın değişmesine paralel olarak zamanla farklılaşma ve ayrışma gerçekleşmiştir; ancak bu diller sondan eklemeli olma özelliğini korumuştur. En eski Ön Asyalılar (Hattiler, Sümerler vb), Orta Asyalılar, Kafkasyalılar ve İdil-Ural bölgesi halklarının sondan eklemeli diller konuşması da bu köken birliğine işaret etmektedir. Yine F’nin kardeşi diyebileceğimiz C ve D haplogruplarının yaygın görüldüğü Moğol, Tunguz, Kore, Mançu ve Japon halkları da yapı itibariyle sondan eklemeli dil konuşan kadim halklardandır. Genetik tahminlerden yola çıkılırsa sondan eklemeli diller, yaklaşık 65.000 sene önce büyük ihtimalle benzer bir dil konuşuyordu.

Haplogruplara paralel olarak binlerce yıl zarfında otozomal genlerin mutasyona uğramasıyla farklı gen bileşenleri oluşmuş ve insanların fiziksel görünümünde bazı değişiklikler olmuştur. Otozomal bileşenler mukayese edildiğinde Türki halkların ortak genlere sahip olduğu görülmektedir. Ancak ortak otozomal genler her bir Türki toplulukta farklı oranlarda görülebilmektedir. Bu da fiziksel görünümde bir takım değişiklikleri ortaya çıkarmıştır. Y-DNA haplogrupları otozomal genlerden farklıdır.

Aşağıdaki listede Türk ırkını oluşturan Y-DNA haplogrupları ve alt dallarının, yurtdışı Türki topluluklardaki oranlarına yer verilmiştir:

C haplogrubu:
Kazaklar %36 [1], Karakalpaklar %22.7 [3], Kırgızlar %8.9 [2], Hakaslar %5.7[4], Uygurlar %4.3 [5]

C haplogrubu, Kazaklar, Moğollar ve Tunguzlarda yüksek oranlarda görülmesi nedeniyle Kuzey Doğu Asya özelliği olarak adlandırılmaktadır. C haplogrubunun Batı/Güney/Kuzey Türklerinde çok az görülmesi, bu haplogrubun Moğol istilası ile Türkler arasında yayıldığına işaret edebilir. Ancak C haplogrubunun bazı alt grupları çok daha eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer almıştır. 


E haplogrubu:
Çuvaşlar %14 [6], Kazan Tatarları %5.7 [6], Kazaklar %2[1], Özbekler %1.5[1]

Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Yunanistan’ın güney kesimlerinde görülen E haplogrubu, Ural-Volga bölgesinde yaşayan Türki halklarda da yaklaşık %14’e varan oranlarda görülmektedir. Aslında bu oran azımsanamayacak kadar fazladır. Türklerde E haplogrubunun hangi varyasyonunun görüldüğü henüz belirlenemese de bu haplogrubun çok eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer aldığı Ural-Volga örneklerinden açıkça anlaşılmaktadır. 

F haplogrubu: Özbekler, Türkmenler [26], Kazaklar %4.8 [2], Sarı Uygurlar %6.2 [2]

45.000 yaşındaki F haplogrubu, G, I, J, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T temel haplogruplarının atasıdır. F haplogrubunun bir kaç alt grubu fazla mutasyona uğramadığı için temel haplogrup F altında F*, F1, F2, F3 şeklinde sınıflandırılmaktadır. Orta Asya’da Kazaklarda ve Kuzey Çin’de Sarı Uygurlarda F* haplogrubunun ortalama %5 civarında görülmesi dikkate değer bir durumdur. Bu haplogrup Balaresque et al’in 2015 çalışmasına göre Özbekistan ve Türkmenistan’da da görülmektedir. 

Ayrıca F1, F2 ve F3 şeklinde sınıflandırılan F haplogrubu örneklerinin özellikle Hindistan, Tibet, Nepal, Çin, Sibirya gibi bölgelerde görülmesi, ilgili haplogrupların İç Asya’dan dünyaya dağılmış olma ihtimalini güçlendirmektedir.[25]

G haplogrubu:
Kazaklar %10 [1], Kazan Tatarları %7.6 [6], Özbekler %3.9 [9]

G haplogrubu temelde G1 ve G2 şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Kazaklar (özellikle Orta Cüz kabilelerinden Argunlar)’da en fazla G1 görülürken, Kafkasya halklarında G2a’nın alt dalları daha yaygın görülmektedir. Kazakistan’da Tatarlar ve Nogaylarda G2a daha yüksek oranlarda görülmektedir. Avrupalı Macarlarda ve Kazakistan’nın yerlisi Madjar boyunda G1 haplogrubu aynı 12 STR değerlerine sahiptir.


H Haplogrubu: Uygurlar %8[2], Türkmenler %6 [3], Özbekler %3.1[9]

Güney Asya’da daha yoğun bulunan H haplogrubu, belirli oranlarda Orta Asya Türklerinde de bulunmaktadır. Hindistan’da daha yaygın olan bu haplogrubun, özellikle Uygur Türklerinde %8 oranında görülmesi dikkat çekicidir.

I1 haplogrubu:
Kazan Tatarları %11.3 [6], Tuymaznsky Tatarları %8 [6], Çuvaşlar %7 [6], Gagauzlar %4 [7]

I1 haplogrubu, Kuzey Avrupa’da en çok %37 ile İsveç, %31.6 ile Norveç, %29 ile İzlanda, %28 ile Finlandiya’da görülüyor. Bu haplogrup, Kuzeye yakın Türklerde görülmekle birlikte Orta Asya’da da cüz’i miktarda bulunmaktadır.


I2 haplogrubu:
Gagauzlar %20 [7],  %4.7 Çuvaşlar [6], %1.9 Kazan Tatarları [6], %4 Tuymaznsky Tatarları [6]

I2 haplogrubu, %55.5 ile en fazla Bosna Hersek’te, %26 oranında Romanya’da görülmekte ve Balkanlarda ağırlıkta olan bir haplogruptur. Gagauzlarda ve Balkan Türklerinde yaygın bir haplogruptur. I2a, Orta Asya’da Kazaklarda ve Tatarlarda görülen bir haplogruptur.


J1 haplogrubu:
Azerbaycan Türkleri %15.2 [8], Özbekler %2,3 [9], Çuvaşlar %2.3 [6], Tuymaznsky Tatarları %2 [6], Kazaklar %2 [1], Gagauzlar %2 [7]

30.000 yaşında olan J1 haplogrubu, her ne kadar Orta Doğu’da daha fazla görülen bir haplogrup olsa da Orta Asya’da ve Türkçe konuşan topluluklarda mevcuttur. J1 haplogrubunun alt dalları konusunda henüz çalışmalar yeterli değildir. J1 haplogrubu geniş bir alana yayılmış olmakla birlikte yurtdışı akraba Türklerde belirli oranlarda görülmektedir. J1, özellikle Oğuz grubu Türklerde, Tatarlar, Nogaylar ve Kafkasyalı Türklerde görülmektedir. Türklerde ve Kafkasyalılarda görülen J1 alt dalları, Semitik topluluklarda görülen J1 alt dallarından genel olarak farklıdır. 


J2 haplogrubu:
 Uygurlar %34[2], Özbekler %30.4[2, Doğu Türkistan], Azerbaycan Türkleri %30.6[20], Karay Türkleri %30[19],  Hazaralar %26.6[22], Kumuklar %25[21], Balkarlar %24[10], Litvanya Tatarları %18.9[23], Türkmenler %17[11], Özbekler %16[9], Kazan Tatarları %15.1[6], Çuvaşlar %14[6], Nogaylar %10.4[21], Kazaklar %7[1]

J2 haplogrubu, yaklaşık 30.000 yıl önce Asya’da ortaya çıkmıştır. Kesin olmamakla birlikte nerede çıktığına yönelik bazı tahminler yürütülmektedir. Doğu Türkistan’dan Batı Avrupa’ya; Litvanya’dan Mısır’a kadar geniş bir alanda farklı oranlarda seyretmektedir. Genel olarak Kafkasya, Batı Asya, Orta Asya, Güney Asya, Doğu Avrupa, Avrupa geneli, Balkanlarda ve hatta Amerika’da görülmektedir. J2, temel olarak J2a ve J2b şeklinde iki kola ayrılır. Türkler çoğunlukla J2a içerisinde yer almaktadır. En fazla Doğu Türkistan Uygurlarında %34 oranında görülen J2, Azerbaycan Türkleri, Türkiye Türkleri, Karaçay-Balkar Türkleri, Türkmenler, Özbekler, Tatarlar ve Hazaralarda önemli oranlarda görülür. Bununla birlikte J2b’ye de Ural-Volga Tatarlarında ve Özbeklerde rastlanmaktadır
. Geniş bir coğrafyada Türki halkların hemen hepsinde farklı oranlarda görülen J2’nin alt dallarına Türkî topluluklarda rastlanmaktadır. J2, Oğuz grubu Türklerde ve Uygurlarda en fazla görülen haplogruptur. Altayların kuzeyinde Demir Çağı dönemine ait iki farklı sit alanında biri kurgan olmak üzere iki farklı J2 örneği bulunmuştur.

K haplogrubu: Uygurlar %18 [2]

K haplogrubu da F haplogrubunun alt kollarından birini oluşturmaktadır. K haplogrubu aynı zamanda L, M, N, O, P, R, S, T haplogruplarının atasıdır. Shout et al’ın çalışmasına göre Uygurlarda J’den sonra en fazla K görülür. 

L haplogrubu: Afşarlar %57 [12], Özbekler %9,5 [9], Tuymaznsky Tatarları %4 [6]

L haplogrubu, en fazla Güney Asya’da görülse de Orta Asya’da Türkçe konuşan halklarda belirli oranlarda görülmektedir. Bu haplogrup aynı zamanda Tatarlarda da mevcuttur. Ömer Gökçümen’in Avşarlar üzerinde yaptığı çalışmada %57 oranında L haplogrubu çıkması Türklerin Orta Asya’dan gelirken bu haplogrubu da Küçük Asya’ya taşıdıklarına işaret etmektedir. L haplogrubu, güneyden kuzeye Türklerde görülen bir haplogruptur. 

N haplogrubu:
Kazan Tatarları %28.3 [6], Çuvaşlar %27.9 [6], Kuzey Altaylılar %10 [13], Kazaklar %8 [1], Özbekler %3,9 [9]

N haplogrubunun özelliği Kuzey Avrupa ve Kuzey Asya’da yoğun görülmesidir. Tipik olarak Kuzey Avrasya özelliği taşıyan N haplogrubu, özellikle Kuzey Sibiryalı ve İskandinavyalı halklarda görülmektedir.  Ural kökenli Nenetlerde %97.3, Hantilerde %76.6, Finlandiyalılarda %61.5, Litvanyalılarda %42, Eskimo kökenli Yupiklerde %50.6 oranlarında görülmektedir. Kuzey kutbuna yaklaştıkça yoğunlaşan N haplogrubu, özellikle kuzeyli Türklerde önemli oranlarda görülmektedir. Orta Asyalı Türklerde N haplogrubu %1 ila %5 arasında seyretmektedir. Bu haplogruba Türkiye’de de az miktarda rastlanmaktadır.  


O haplogrubu:
 Uygurlar %10.5 [14], Güney Altaylılar %10 [13], Kazaklar %5 [1]

O haplogrubu genel olarak Güney Doğu Asya özelliği taşımaktadır. Nitekim en fazla Çin, Japonya, Kore, Filipinler, Tayland gibi ülkelerde görülmektedir. Ancak önemli miktarda Kazaklarda da bulunmaktadır. O haplogrubu Orta Asya’da  Kazaklarda ve Uygurlarda bulunan bir haplogruptur. 


Q haplogrubu:
 Türkmenler %33,8 [9], Özbekler %9,5 [9], Uygurlar %3 [16], Kırgızlar %2.2, Kazaklar %2 [1]

Q haplogrubu, Kuzey ve Güney Amerika yerlilerinde %100’e varan oranlarda görülmektedir. Avrupa ülkelerinde ise %0.5 ila %2.5 oranlarında görülmektedir. Orta Asya Türklerinde Q haplogrubu %1 ila %10 arasında görülmektedir. Ancak Q haplogrubunun Q1a1b (M25) dalı genel olarak Türkmenlerde yüksek oranlarda görülür. Q1a1a1 (M120) dalı ise Moğollar arasında belirginleşen diğer bir daldır. Yine bu haplogrup antik DNA örneği (Q1a) olarak Demir Çağı Altaylarda karşımıza çıkmaktadır. Tunguzlarda %4.2 oranında, Ural grubu Selkuplarda %66.4 [15] oranında görülürken, Sibirya’da yaşayan Dene-Yenisey dil ailesine bağlı Ketlerde %93.7 [15] oranında görülmektedir. Ancak N haplogrubu gibi bu haplogrup da Kuzeyli Türklerde belirli oranlarda görülmektedir.


R1a haplogrubu: 
Kırgızlar %63.5 [11], Özbekler %27 [9], Kazan Tatarları %20 [6], Gagavuzlar %19 [7], Kazaklar %15 [1], Türkmenler %7 [11]

R1a’nın özelliği Avrasya genelinde görülen bir haplogrup olmasıdır. R1a haplogrubu da J2 haplogrubu gibi Asya’dan Avrupa’ya geniş bir alanda uzanmakta ve özelliği J2’ye paralel bir şekilde kuzeyde daha yoğun görülmesidir. R1a haplogrubu Slavlar ve Almanlar gibi Avrupalı topluluklarda ortalama %50 civarında seyretse de en fazla Kırgızlarda görülmektedir. Bu haplogrubu Türki toplulukların hemen hepsinde makul oranlarda görmek mümkündür. R1a, özellikle Kırgızlarda yüksek oranlarda görülen bir haplogruptur. Bu haplogrup, Slavlardan daha çok Kırgızlarda görülür. Özellikle Altayların kuzeyindeki Türki topluluklarda yoğun görülen R1a’nın alt dalları, Altayların güneyine (Doğu Türkistan) inildikçe Uygurlar ve Özbeklerde oranı düşmektedir. R1a bir bakıma Kıpçak Türklerinde (Kazak/Kırgız/Altaylı) yoğun görülen bir Y-DNA haplogrubudur. Ayrı bir yazımızda R1a’nın Türklerde görülen alt kollarına değinilecektir. 


R1b haplogrubu:
Başkurtlar %43 [6], Tuymaznsky Tatarları %16 [6], Gagavuzlar %12.5, Özbekler %11,1 [9], Kazaklar %7 [1]

R1b haplogrubu Avrasya genelinde görülmesinin yanısıra, Tuymaznsky Tatarlarında ve Başkurtlarda yaygın bir haplogroup olup, Batı Avrupa’da da yoğun görülmektedir. Türki topluluklar içerisinde en fazla Başkurtlarda görülmektedir. R1b haplogrubu da Türki toplulukların hemen hepsinde dikkate değer oranlarda görülen bir haplogruptur. Bu haplogrubun L23 dalı Orta Asya’nın güneyindeki Türki halklarda ve Türkiye Türklerinde de belirli oranlarda görülmektedir. 

R2 haplogrubu: Özbekler %3,1 [9]

R2, Güney Asya’da daha yüksek oranda görülse de Orta Asya Türk halklarında da görülmektedir.

T haplogrubu: Özbekler %1,5 [9]

T haplogrubu Asya, Avrupa ve Afrika’da düşük oranlarda görülen bir haplogrup olmakla birlikte Türklerde de düşük oranda görülen bir haplogruptur. 

11. ve 12. yüzyıllarda veya daha öncesinde Orta Asya’dan Batı Asya (Orta Doğu)’ya yapılan göçler sırasında Türkler yukarıda bahsi geçen haplogrupları da beraberinde getirmişlerdir. Günümüz Türkiye’sinde görülen haplogruplar (en çok görülme sırasına göre) J2, R1b, E1, G2, J1, R1a, I, L, N, K, Q, C, H, O, G1’in büyük çoğunluğu bu coğrafyaya 11. ve 13. yüzyıllardaki kitlesel göçler sırasında Orta Asya’dan gelmiştir.

A, B, M, S haplogruplarına Orta Asya’da henüz rastlanmış değildir. A ve B haplogrupları Afrika’da çok yoğun görülür. D haplogrubu mevcut çalışmalarda Orta Asya’da özellikle Doğu Türkistan’da az miktarda Özbekler ve Uygurlarda görülmektedir; D daha çok Çin ve Japonya’da görülen bir haplogruptur. M ve S haplogrupları ise Güneydoğu Asya ülkelerinde yaygındır. Henüz Orta Asya’da M ve S haplogruplarına rastlanmış değildir. Afrika, Orta Doğu ve Güney Avrupa’da yaygın görülen E haplogrubuna ise yine Orta Asya ve Ural-Volga(İdil) bölgesinde rastlanmaktadır.

İlhan Cengiz, www.haplogruplar.com

Y-DNA haplogrup dağılımlarına zamanla yenileri eklenecektir. Mevcut çalışmalardan elde edilen bazı grafikler:

turkiye-ydna-haplogruplariUygurlar haplogruplar genetik

özbekler genetik haplogruplar
iran-turkleri-azeriler-ydna-haplogruplari
tuymazinsky-tatarlari-ydna-haplogruplari
kazan-tatarlari-ydna-haplogruplari
kazaklar-ydna-haplogruplari
cuvaslar-ydna-haplogruplari
afganistan-ozbekleri-ydna-haplogruplari

KAYNAKLAR:
[1] KZ DNA Project, FTDNA
[2] Shou et al. 2010, Y-Chromosome distributions among populations in Northwest China identyfiy significant contribution from Central Asian pastoralists and lesser influence of western Eurasians. (List). Samplings.
[3] Wells, Spencer et al 2001, The Eurasian Heartland: A continental perspective on Y-chromosome diversity
[4] Miroslava Derenko et al 2005, Contrasting patterns of Y-chromosome variation in South Siberian populations from Baikal and Altai-Sayan regions
[5] Xue, Yali et al 2006 Male demography in East Asia: a north-south contrast in human population expansion times
[6] Trofimov, the variability of mitochondrial DNA and Y-DNA in populations of Volga-Ural region, 03.02.07, P.111, Institute of Biochemistry & Genetics, Russia
[7] Eupedia, Distribution of European Y-chromosome DNA (Y-DNA) haplogroups by country in percentage
[8] Di Giacomo, F.; Luca, F.; Popa, L. O.; Akar, N.; Anagnou, N.; Banyko, J.; Brdicka, R.; Barbujani, G. et al. (2004). “Y chromosomal haplogroup J as a signature of the post-neolithic colonization of Europe”. Human Genetics115 (5): 357–371. PMID 15322918
[9] Julie Di Cristifaro, Afghan Hindu Kush: Where Eurasian Sub-Continent Gene Flows Converge, See Table S5.
[10] Battaglia, Vincenza; Fornarino, Simona; Al-Zahery, Nadia; Olivieri, Anna; Pala, Maria; Myres, Natalie M; King, Roy J; Rootsi, Siiri et al. (2008). “Y-chromosomal evidence of the cultural diffusion of agriculture in southeast Europe”.European Journal of Human Genetics17 (6): 820–30.
[11] Wells RS, Yuldasheva N, Ruzibakiev R, Underhill PA, Evseeva I, et al. (2001) The Eurasian heartland: a continental perspective on Y-chromosome diversity. Proc Natl Acad Sci U S A 98: 10244-10249.
[12] Omer Gokcumen, “Ethnohistorical and genetic survey of four Central Anatolian settlements” (January 1, 2008)
[13] Khar’kov, VN; Stepanov, VA; Medvedeva, OF; Spiridonova, MG; Voevoda, MI; Tadinova, VN; Puzyrev, VP (2007). “Gene pool differences between Northern and Southern Altaians inferred from the data on Y-chromosomal haplogroups”. Genetika43(5): 675–87.
[14] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0
[15] Tambets, Kristiina et al 2004, The Western and Eastern Roots of the Saami—the Story of Genetic “Outliers” Told by Mitochondrial DNA and Y Chromosomes
[16] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0
[17] Y-DNA Haplogroup F and Its Subclades, 2015
[18] Cinnioğlu C, King R, Kivisild T, Kalfoğlu E, Atasoy S, Cavalleri GL et al. (January 2004). “Excavating Y-chromosome haplotype strata in Anatolia”. Proc Natl Acad Sci U S A. 114 (2): 127–48. doi:10.1007/s00439-003-1031-4. PMID 14586639.
[19] Brook, Kevin A. (2014), The Genetics of Crimean Karaites, Karadeniz Araştırmaları, N: 42, p.69-84
[20] Nasidze et al., (2004)Mitochondrial DNA and Y-Chromosome Variation in the Caucasus
[21] Yunusbayev, Bayazit et al 2006, Genetic Structure of Dagestan Populations: A Study of 11 Alu Insertion Polymorphisms
[22] PLoS One. 2012; 7(3): e34288. Published online Mar 28, 2012. doi:10.1371/journal.pone.0034288 Afghanistan’s Ethnic Groups Share a Y-Chromosomal Heritage Structured by Historical Events, Note:J2a=16.6%, and J2a5=10%. The total J2 is 26.6%. See Table.
[23] Lithuanian Tatars Nobility Project, FTDNA, 37 samples in groups have been retrieved for the pie chart, 12.01.2015.
[24] Dulik, Matthew C. et al 2011, Y-Chromosome Variation in Altaian Kazakhs Reveals a Common Paternal Gene Pool for Kazakhs and the Influence of Mongolian Expansions
[25] Zhong et al, (2011) Extended Y Chromosome Investigation Suggests Postglacial Migrations of Modern Humans into East Asia via the Northern Route, Mol Biol Evol January 1, 2011 vol. 28 no. 1 717-727, See Tables.
[26] Balaresque et al (2015), Y-chromosome descent clusters and male differential reproductive success: young lineage expansions dominate Asian pastoral nomadic populations, Supplementary Table 2

Yazar adı ve sayfa adresi kaynak gösterilmek şartıyla ve yazıda herhangi bir değişiklik yapılmadan bu yazıyı yayabilirsiniz.

İlhan Cengiz Hakkında Kısa Bilgi

İlhan Cengiz, genetik (Y-DNA, mtDNA haplogrupları ve otozomal genler) hakkında araştırmacı yazar.

Kuzey Çin ve Doğu Türkistan’da Çeşitli Etnik Grupların Genetik Değerlendirmesi


Rab, Dunya  we Uyghur....

Shou ve arkadaşlarının, Orta Asya’nın doğu kanadı olan Doğu Türkistan’da ve Kuzey Çin’de 14 etnik grubu dahil ederek yaptıkları genetik çalışma 2010 yılında Human Genetics (İnsan Genetiği) dergisinde yayımlanmıştı.1 Bu çalışma aslında Doğu Türkistan’da gerçekleştirilen eşsiz çalışmalardan biri olmasına rağmen nedense hak ettiği ilgiyi pek görmedi. O bölgede her bir etnik grubu ayrı ayrı değerlendiren ve bu kadar kapsamlı ele alan başka bir çalışma henüz bulunmamaktadır. Mevcut çalışmaların Altayların kuzeyindeki halkları ve Orta Asya’yı temel almasına karşın, genetik alanda Doğu Türkistan ve Altayların güneyiyle ilgili boşluk bu çalışma ile doldurulmuştur. Bu çalışmada Çin’in kuzeyinde ve kuzeybatısında yaşayan 14 farklı etnik grubun y-dna oranları verilmektedir. Y-kromozomu oranları grafik biçiminde yazımızın devamında yer almaktadır.

MAKALENİN ÖZETİ (ÇEVİRİ)

“Kuzeybatı Çin (Doğu Türkistan), Avrasya kıtasının merkezi bölgesi olan Orta Asya’nın bitişiğinde yer almaktadır. Buna ilave, Kuzeybatı Çin boyunca uzanan İpek Yolu, bir zamanlar doğu ve batı arasındaki iletişim açısından hayati bir öneme sahipti. Buna rağmen, bu bölgenin genetik yapısı hakkında çok az şey bilinmektedir. Biz, bu bölgedeki yerel halkların baba soylarını tespit etmek amacıyla Kuzeybatı Çin’de yaşayan 14 farklı etnik gruptan toplamda 503 örnek topladık. Sonuçlar bu bölgede yaşayan etnik grupların genetik farklılıklarını göstermiştir; ancak bu etnik grupların genel olarak Doğu Asyalılardan çok Orta Asyalılara daha çok benzedikleri ortaya çıkmıştır. Günümüzde Kuzeybatı Çin’de yaşayan halklar, Doğu Asyalılarla Orta Asyalıların karışımıdır. Bu karışım son 10.000 yıllık zaman dilimine tarihlendirilmektedir. J2-M172, Orta Asyalı göçebelerin doğuya yaptıkları akınlarla Çin’e girmiştir. Göçler öncesinde Kuzeybatı Çin’de Batı Avrasya etkisinin daha az olduğu düşünülmektedir.”

ARAŞTIRMAYA DAHİL EDİLEN ETNİK GRUPLAR

Bu genetik araştırmaya dahil edilen 14 etnik grup bulunmaktadır:

Türkî Grup:
Uygurlar, Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar, Tatarlar, Salarlar ve Sarı Uygurlar (Yugur)
Moğol-Tunguz Grubu:
Moğollar, Mongorlar (Tu), Sibeler (Xibe),  Donsyanlar (Dongxiang), Bonanlar (Bao’an),
Hint Avrupalı Grup:
Tacikler, Ruslar

Bu etnik gruplar içerisinde, yaklaşık 10 milyon nüfusla en kalabalık grup Doğu Türkistan’da ikamet eden Uygurlar’dır. İkinci en kalabalık nüfusu ise 6 milyon nüfus ile Kuzey Çin’de İç Moğolistan’da yaşayan Moğollar oluşturmaktadır. Üçüncü en kalabalık nüfus ise Altayların güneyinde yaşayan 1 milyonu aşkın nüfusa sahip Kazaklardır.

kuzeybati-cin-etnik gruplar

Makalede y-kromozomu örneği alınan etnik gruplarla ilgili verilen bilgi:

“Dil ve coğrafi bakımından farklılıklar arz eden 14 değişik etnik grubu temsilen toplam 503 erkekten y-kromozomu örneği alındı. Bu araştırmaya katılan bireyler bir biriyle akraba olmayıp, gruplar oluşturulurken en az üç kuşaktır aynı etnik gruba mensup olanlar tespit edildi. Kan örnekleri araştırmaya katılan kişilerin rızası ve bilgisi dahilinde alınmıştır. Haritada etnik gruplardan örnek alınan bölgeler numaralandırılarak verilmiştir. Genomik DNA normal fenol-kloroform metodu kullanılarak tam kandan elde edilmiştir ve 10 mm Tris-11 mmEDTA içerisinde -80 derecede ileriki testler için muhafaza edilmektedir.”

ETNİK GRUPLARIN GRAFİKLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ 

UYGURLAR

Çin kaynaklarına göre 10 milyon, diğer kaynaklara göre 15 milyon nüfusu olan Uygur Türkleri, günümüzde Doğu Türkistan olarak adlandırdığımız Kuzeybatı Çin’de yaşamaktadırlar. Bu araştırmaya göre Uygur Türklerinde 11 çeşit y-kromozomu haplogrubu tespit edilmiştir. Bu araştırmaya göre etnik Uygurlarda görülen Y-DNA haplogrupları, J2, K, R1a, H, O, C, Q, N ve D’dir.

Uygurlar, konuştukları lehçe itibariyle Özbeklerle birlikte Karluk grubu altında sınıflandırılmaktadır. Tarihi kaynaklar, Uygurları Dokuz Oğuzlarla eş tutmaktadır. Nitekim Dokuz Oğuz adıyla anılan Bugular (Pu-ku), Hun, Bayırku, Tongra, İzgil, Ch’i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-wu-ku, Edizler boylarına Uygurların da katılmasıyla zamanla On Uygur adı kullanılmıştır. Dokuz Oğuzların bu bölgeye Uygurlarla birlikte Orta Asya’dan geldikleri ve az miktarda o bölgedeki yerli halklarla da karıştıkları tahmin edilmektedir.

Aşağıda Uygurlarda görülen Y-DNA haplogrupları yer almaktadır. Bu araştırmaya göre Uygurlarda en fazla görülen Y-kromozomu haplogrupları J2 (%34), K (%18) ve R1a (%16)’dır. Makalede verilen y-str sonuçlarını genel olarak değerlendirdiğimizde Uygurların büyük çoğunluğunun J2’nin L26 alt kollarına (L24, M67 gibi), özellikle Orta Asya’da daha yaygın görülen L24 koluna (J2a1h) mensup olduklarını tahmin ediyoruz. Ancak J2’nin farklı SNP (alt dallar) da mevcut olabilir. Aynı şekilde değerlendirme yapıldığında R1a grubu örneklerin genel olarak Z93 dalına mensup olmaları muhtemel görünse de başka alt dallar da mevcuttur.

uyghurs-in-china-ydna-haplogroups-dogu-turkistan-uygurlar-ydna-haplogrup-dagilimi

ÖZBEKLER

Doğu Türkistan’da yaşayan diğer bir etnik grup ise Özbeklerdir. Özbekler de konuştukları lehçe itibariyle Karluk grubunda gösterilmektedir. Karluk grubu Türklerin ana yurdunun Altayların batısı ile Aral Gölü arasındaki bölge olduğu Çin kaynaklarından tahmin edilmektedir. Kuzeybatı Çin’de gerçekleştirilen bu araştırmada J haplogrubunun en fazla görüldüğü Türkî gruplardan biri de Özbeklerdir. Araştırma sonuçlarına göre, Özbeklerde J2’nin yanısıra J* paragrubuna da rastlanmıştır.

Aslında Özbeklerle ilgili dikkat çeken konu, Y-DNA oranlarının, özellikle J2, K ve R1a oranlarının, Uygurlara yakın olmasıdır. Bu da konuştukları lehçe itibariyle Uygurlarla birlikte Karluk grubunu teşkil etmeleriyle bir bakıma ilişkili olabilir. Aynı şekilde her iki grupta da N haplogrubu mevcuttur.

Makale ekindeki verilere binaen Özbeklerin y-str sonuçlarını genel olarak değerlendirdiğimizde J2’nin L26 ve alt dalı L24 koluna (J2a1h) mensup olduklarını tahmin ediyoruz. Ancak M102(J2b) ve M67 gibi J2’nin farklı SNP (alt dalları) da mevcut olabilir. Daha önceki çalışmalarda bu bölgede rastlanmıştır.

Aşağıdaki grafikte büyük bir çoğunluğu Orta Asya kökenli olan Doğu Türkistanlı Özbeklerin Y-DNA sonuçlarını (genetik yapısını) görebilirsiniz. Özbeklerde görülen Y-DNA haplogrupları genel olarak, J, K, R1, G, N, D ve O’dur.  Özbeklerde yüksek oranda J2 ve orta derecede R1a, G ve N haplogruplarının görülmesi dikkate değerdir.

uzbeks-in-china-ydna-haplogroups-cindeki-dogu-turkistan-ozbekler-ydna-haplogruplari

SARI UYGURLAR

Çin’in Gansu eyaletinde yaşayan Sarı Uygurların genetik yapısı 9 haplogrup içermesi nedeniyle oldukça çeşitlidir. En fazla Japonya ve Kore’de görülen D haplogrubunu yüksek oranda taşımalarına rağmen Uygurlarda görülen J2, K, N ve R1 gibi haplogrupları da belirli oranlarda taşımaktadırlar. Sarı Uygurlarda önemli miktarda F* paragrubu da bulunmaktadır. Sarı Uygurların günümüzdeki nüfusları 15.000 civarındadır. Sarı Uygurların Gansu bölgesine 9. yüzyılda geldikleri ve burada yaklaşık 166 yıl sürecek bir devlet kurdukları bilinmektedir. Sarı Uygurlar, Müslüman değildir.

yugurs-ydna-haplogroups-sari-uygurlar

MONGORLAR (TUYUNHUN)

Mongorlar, Moğollara mensup etnik gruplardan biridir. Mongorların Çincedeki adları Tu’dur. Tu adı, Tuyunhun’un kısaltmasıdır. MÖ 3. ve 7. yüzyıllarda Gansu çevresinde hüküm süren Tuyunhunların devamı oldukları da tahmin edilmektedir. Tuyunhular Siyenpiler ile ilişkili bir yapılanmadır. Çin’in Gansu bölgesinde yaşayan Mongorların 3. yüzyılda Çin’e geldikleri tahmin edilmektedir. En fazla y-dna haplogrup çeşitliliğinin görüldüğü etnik gruplardan biri de Mongorlardır. C ve O3 haplogrupları yüksek oranlarda görülse de F*, J2, K*, N, Q, R1a, R1b gibi haplogruplar da Mongorlar arasında görülmektedir.

monguor-tu-people-in-china-ydna-haplogroups

SALARLAR 

Çin’in Gansu bölgesinde yaşayan Salarlar, hem R1a hem R1b haplogruplarını N haplogrubu ile birlikte bir arada taşımaları açısından önem arz eder. Salarlar aynı zamanda O1, O2 ve O3 haplogruplarını da yüksek oranlarda taşımaktadırlar.

salars-ydna-haplogroups-in-china

TACİKLER

Çin’in Tacikistan ile sınırına yakın bölgelerinde yaşayan Taciklerde en baskın y-dna haplogrubunun %45 ile R1a1 olduğu görülmektedir. Taciklerde ikinci en baskın haplogrup ise J2 haplogrubudur. Aynı zamanda Tacikler, F*, G, K, P, R2 gibi haplogrupları da taşımaktadırlar. Tacikler, Orta Asya’da İrani dil konuşan az sayıdaki etnik gruptan biridir.

tacikler-ydna-haplogrup-dagilimi-tajiks-in-china-haplogroups

MOĞOLLAR 

Çin’in İç Moğolistan bölgesinde yaşayan Moğol halkları en fazla C ve O3 haplogruplarına sahiptir. Bununla birlikte Moğollarda K, N, Q1, R1a, R1b gibi haplogruplar da düşük oranlarda görülmektedir. Bu da Moğolların dahi birden çok y-dna haplogrubu içerdiğini bizlere göstermektedir.

cin-ic-mogolistan-mogollari-ydna-haplogrup-dagilimi-inner-mongolia-ydna-haplogroups

DONSYANLAR

Donsyanlar, Moğolca konuşan bir etnik grup olmalarına rağmen, en baskın olarak R1a haplogrubuna sahiptir. Moğolca konuşmaları nedeniyle C haplogrubunun baskın olması beklenebilir; ancak Donsyanlarda C haplogrubu en düşük orana sahiptir. Donsyanlar aynı zamanda Q ve N haplogruplarını da taşımaktadırlar. Buna ilave olarak Donsyanlarda J* paragrubu da C haplogrubu ile aynı oranda görülmüştür. İlk varsayıma göre, Donsyanların Cengiz Han’ın askerleriyle bağlantılı olabilecekleri tahmin edilmektedir. Diğer bir rivayete göre Donsyanlar, Moğolların, Hanların ve Tibetlilerin karışımıdır. Üçüncü bir varsayıma göre, Donsyanlar, Çin’de Sarta ve Santa adlarıyla da bilindikleri için Sogdlarla veya Sart adıyla da bilinen Taciklerle ilişkili olabilirler.

dongxiangs-ydna-haplogroups-in-china

KAZAKLAR

Altayların güneyinde yaşayan Kazaklarda en fazla görülen Y-DNA haplogrubu C’dir. Kazaklar, Uygurlardan sonra bölgedeki en kalabalık etnik gruptur. Bu bölgedeki Kazaklarda D*, F*, J*, K*, R* paragrupları ile G, N, O, R1a, R1b haplogruplarına da rastlanmıştır. Kazaklar da Uygurlar gibi oldukça fazla gen çeşitliliğe sahiptir.

kazakh-ydna-haplogroups-in-china-cinde-kazaklarin-haplogrup-dagilimi

KIRGIZLAR

Çin’in Kırgızistan sınırına yakın bölgelerde yaşayan Kırgızlarda en fazla R1a haplogrubu görülmektedir. Kırgızların ana yurdunun Sibirya’da Baykal Gölü çevresi ve Yenisey bölgesi olduğu en eski Çin kaynaklarından tahmin edilmektedir.

kyrgyz-in-china-ydna-haplogroups-cinde-kirgizlarda-haplogrup-dagilimi

SİBELER (XIBE)

Siyenpilerle de ilişkili olabilecekleri düşünülen Sibe halkı Çin’de yaşayan Tunguz halklarındandır. Sibeler günümüzde Tunguzca konuşan bir etnik gruptur.  Sibelerde, en fazla O, C, N haplogruplarının yanısıra belirli oranlarda J, K, N ve R1a gibi haplogruplar görülmektedir.

sibeler-ydna-haplogrup-dagilimi-xibe-people-ydna-haplogroups

BONANLAR

17.000 gibi az bir nüfusa sahip olan Bonanlar Moğol kökenli olup Çin’in Gansu bölgesinde yaşamaktadır. Moğolca konuşmalarına rağmen Bonanlarda hiç C haplogrubuna rastlanmamıştır. Bonan dili sondan eklemeli bir dil olmakla birlikte bu dilde az miktarda Çince etkisi de görülmektedir. Günümüzde bu dili anadil olarak konuşan sadece 5000 kişinin kaldığı tahmin edilmektedir.

bonans-ydna-haplogroups-in-china

TATARLAR

Doğu Türkistan’da az miktarda bulunan Tatarlar, bu bölgeye sonradan Ural-Volga civarından gelmiştir. Çin Tatarlarında en fazla görülen haplogruplar R1a ve I haplogruplarıdır.

chinese-tartars-ydna-haplogroups

ARAŞTIRMANIN GİRİŞ KISMI (ÇEVİRİ) 

Araştırmanın giriş kısmında yer alan genel bilgiler:

“Kuzeyinde Sibirya, güneyinde Güney Asya’nın yer aldığı Orta Asya, Doğu Asya ile Batı Asya (ve Doğu Avrupa) arasında coğrafi birleşme noktası olarak konumlanır. Orta Asya yüksek düzeyde genetik ve etnik çeşitlilik gösterir. Bu durum, bölgenin karmaşık geçmişine işaret etmektedir. Günümüzde Orta Asyalıların kökeniyle ilgili birbiriyle yarışan iki farklı hipotez bulunmaktadır. Bu hipotezlerden ilki, Orta Asyalıların Avrasya çeşitliliğinin erken dönem kaynağı olduğunu öne sürerken, diğer hipotez Orta Asyalıların bu genetik çeşitliliğinin sonradan Batı ve Doğu Avrasya topluluklarının karışımıyla meydana geldiğini öne sürer. Ancak Y-kromozomu verileri göstermektedir ki Orta Asya, dışa yönelik göçlerin ana kaynağı olmuştur.2, 3 

Kuzeybatı Çin, Orta Asya’nın çok yakın komşusudur ve özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Orta Asya’ya doğru uzanan bölgedir. Buna ilave, MÖ 2. yüzyıldan itibaren önem kazanmaya başlayan İpek Yolu, batı-doğu etkileşiminde önemli rol oynadı. Farklı dini inanç, kültür ve yaşam biçimlerine mensup çok sayıda etnik grup Kuzeybatı Çin’de yaşamaktadır. Bazı etnik grupların çok daha eski zamanlardan beri burada yaşadıkları bilinmektedir. Bu bölgenin insan genetiği bakımından zengin olması, y-kromozomuyla ilgili ayrıntılı bir çalışmanın yapılmamış olması ve bu bölgenin nüfus yapısıyla ilgili bazı bilgi eksiklikleri, bizi kuzeybatı halklarının y-kromozom varyasyon verilerini kullanarak ayrıntılı bir diseksiyon yapmaya teşvik etti.”

SONUÇLAR

Makalede araştırmanın sonuçlarıyla ilgili bazı önemli hususlar:

“Araştırmaya dahil edilen 14 etnik grup arasında paragruplar dahil toplam 24 haplogrup (C, D, F*, G, H, I, J, K*, N, O, P*, P ve R) tespit edilmiştir. Bununla birlikte dört marker (Q3-M3, R1a1a-M56, R1a1b-M157 ve R1a1c-M87)’a yönelik poliformizmler görülmemektedir. Bu bölgedeki baba soyuyla ilgili gen havuzu, daha önce Orta Asya’da yapılan çalışmalardaki gözlemlenen değerlere2 benzer şekilde yüksek haplogrup çeşitliliğine (ortalama 0.7602±0.0546) sahiptir.”

Shou ve arkadaşlarının Kuzeybatı Çin’de yaptıkları araştırmada çıkan y-kromozom (y-dna haplogrup) sonuçlarının dağılımıyla ilgili verilen bilgiler özet olarak aşağıda yer almaktadır.

C Dağılımı: C-M130, Kuzeybatı ve Kuzey Çin’de oldukça yüksek oranlarda Moğollar, Mongorlar ve Kazaklarda görülmektedir. C haplogrubu, çok az miktarda aynı bölgelerde Sarı Uygurlar, Tacikler, Uygurlar, Kırgızlar, Ruslar, Sibeler ve Donsyanlar gibi topluluklarda da görülmektedir. Makalede C-M130’un son 1000 yıl içerisinde tarihsel vakalar bağlamında Kuzeybatı Asya’dan Orta Asya’ya yayıldığı belirtilmektedir. Kuzeybatı Çin’deki Kazakların, İç Moğolistan’daki Moğollardan daha yüksek oranlarda C-M130 haplogrubu taşıması da makaleye göre yine son 1000 yıl zarfındaki tarihsel olaylarla ilişkilendirilmektedir.

D/D1 Dağılımı: Japonya ve Kore’de yüksek oranlarda görülen D*-M174, bu araştırmaya göre Kuzeybatı Çin’de 14 etnik grup arasında en fazla Sarı Uygurlarda görülmektedir. D*-M174, çok az miktarda Kuzeybatı Çin’de Moğollar, Sibeler, Uygurlar, Mongorlar, Kazaklar, Özbekler ve Ruslar gibi topluluklarda da görülmektedir. D’nin bir alt kolu olan D1-M15 ise çok az miktarda Kuzey Çin’de Mongorlar ve Moğollarda görülmektedir.

F* Dağılımı: F haplogrubu, Türklerde yoğun görülen G, I, J, K, L, N, Q, P, R gibi haplogrupların 48.000 yıl önceki atasıdır. F haplogrubundan türeyen diğer haplogruplara mensup olmayıp doğrudan F haplogrubuna mensup olan dallara F paragrubu adı verilmektedir. F*-M89 paragrubuna, Çin’deki Mongorlar, Sarı Uygurlar, Kazaklar ve Taciklerde rastlanması dikkate değer bir durumdur.

G Dağılımı: G-M201, Kazaklar, Özbekler ve Taciklerde belirli oranlarda görülmektedir. G haplogrubuna Orta Asya’da özellikle Kazakistan’da ve diğer bir dal G2’ye de Kafkasya’da rastlanmaktadır.

H Dağılımı: H-M69, bu bölgede sadece Uygurlarda görülmektedir. H haplogrubunun en fazla görüldüğü bölge Hindistan’dır.

I Dağılımı: I-M170, Kuzeybatı Çin’de yaşayan Tatar gruplarında yüksek oranda görülmektedir. Az miktarda yine aynı bölgede yaşayan Ruslarda da görülmektedir. Bu araştırmaya katılan Doğu Türkistanlı Tatar gruplarının %33.3’ünde I-M170 haplogrubu bulunmuştur. Ancak maalesef fazla önem verilmediğinden I haplogrubu, araştırmada I1 ve I2 şeklinde sınıflandırılmamıştır. Bu yüzden I-M170’in hangi dalının görüldüğüyle ilgili bilgi yer almamaktadır. Ancak Rusya Tatarlarında I2a4 görüldüğüne göre muhtemelen bu bölgedeki Tatar örnekler de aynı daldan olabilirler.

J*/J2 Dağılımı: J haplogrubu (özellike M172 dalı), Kuzeybatı Çin’de özellikle Karluk grubuna mensup Uygurlar (J2: %34) ve Özbekler (J: %34.7, J2: %30.4) gibi Türki gruplarda yüksek oranlarda görülmektedir.1  J2 haplogrubu aynı zamanda Taciklerde orta düzeyde, Sarı Uygurlar ve Mongorlarda da düşük oranlarda görülmektedir. J paragrubuna ise Özbekler, Kazaklar, Donsyanlar, Ruslar ve Sibelerde az miktarda rastlanmaktadır. Makalede belirtildiği üzere, J2 haplogrubu, İslam’dan çok önce Orta Asyalı konargöçerler tarafından Kuzeybatı Çin’e getirilmiştir. Makale ekinde verilen y-str verileri karşılaştırıldığında bu bölgedeki J2 örneklerinin genel olarak Orta Asya ve Doğu Avrupalılarda sık görülen J2a1h (J2-L24) dalına mensup oldukları tahmin edilebilir.5 Ancak J2’nin L24’ten farklı alt dalları da mevcut olabilir. Bunun tespiti için daha ayrıntılı araştırma gerekmektedir.

K Dağılımı: K*-M9 paragrubu, Uygurlar, Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar, Sarı Uygurlar (Yugur), Moğollar, Mongorlar (Tu), Sibeler (Xibe), Bonanlar (Bao’an), Tacikler’de görülmektedir. Bölgedeki Ruslar, Tatarlar ve Salarlarda K*-M9 paragrubuna rastlanmamıştır.

N Dağılımı: N-M231, 14 etnik gruptan 11’inde farklı oranlarda görülmektedir. Türkî ve Moğol gruplarının hemen hepsinde %2 ilâ %10 arasında görülmesi bakımından önemlidir. Bu haplogrup, Türkiye’de de aynı oranlarda görülmektedir.

O*/O1/O2/O3 Dağılımı: O haplogrubu Mongol, Mongor, Salar topluluklarında diğer etnik gruplara nazaran daha yüksek oranlarda görülür. Özellikle Mongorlarda C-M130’dan sonra en fazla O3-M122 haplogrubu görülmektedir. Ancak tuhaf bir şekilde araştırmaya katılan Rus örneklerin de %47’sinde O3-M122 haplogrubu görülmüştür.

Q*/Q1 Dağılımı: Bölgedeki bazı etnik gruplarda hiç görülmese de genel olarak düşük oranlarda görülmektedir. Q*-M242’nin en fazla görüldüğü topluluk Donsyanlardır.

P* Dağılımı: P*-M45 paragrubu bu bölgede sadece Tacikler ve Kırgızlarda görülmektedir.

R1 Dağılımı: R1a1-M17 dalının özellikle Kırgız (%68.9), Tatar (%60.6), Dunsyanlar (%54.3), Tacikler (%45.2) ve Salarlar (%40) gibi gruplarda yüksek oranlarda görüldüğü gözlemlendi. Ancak R1a1’in üç dalı R1a1a-M56, R1a1b-M157 and R1a1c-M87 gözlemlenmedi. Kıpçak grubuna mensup Kırgız ve Tatarlarda yüksek oranda görülen R1a haplogrubu, Karluk grubu Özbekler ve Uygurlarda düşük oranlarda görülmektedir. Makale ekinde verilen str değerleri karşılaştırıldığında R1a grubu örneklerin R1a1a1b dalına yakın oldukları tahmin edilebilir.6  R1b haplogrubu ise Kuzeybatı Çin’deki 14 etnik grupta genel olarak düşük oranlarda görülse de özellikle Salar topluluğunda diğer etnik gruplara nazaran yüksek oranda görülmektedir. Makalede R1 haplogrubu ve alt dallarının bu bölgeye Sibiryalılar tarafından getirildiği belirtilmektedir.

R2 Dağılımı: R2 haplogrubu, 14 etnik grup arasında sadece Bonanlar ve Taciklerde az miktarda görülmektedir.

MAKALE İLE İLGİLİ ELEŞTİRİLER

Öncelikle söz konusu bölgede fazla bir genetik araştırma yapılmadığı için bu araştırma kendi alanında eşsiz bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Makalede haplogrupların, batı sentezinde olduğu gibi Hint-Avrupalı vb şeklinde sınıflandırılmaması, makalenin bu yönüyle tarafsız bir bakış açısına sahip olduğunu göstermektedir. Ancak makalenin eleştirilecek yönü, Kuzeybatı Çin ve Kuzey Çin’de yaşayan 14 etnik grubun (özellikle R1a1 ve J2 gibi haplogruplara mensup olmaları nedeniyle) bu bölgenin yerli insanları olmadıkları, Orta Asya’dan geldikleri yönündeki iddiaların Çin’in devlet ideolojisine paralel hizmet etmesidir. Makalede imalı bir şekilde O haplogrubu bölgenin yerlisi gibi gösterilmekte, diğer haplogrupların ise Orta Asya veya Sibirya’dan geldikleri ima edilmektedir. Oysaki o bölge tarihsel bağlamda değerlendirildiğinde Orta Asya’nın bir parçasıdır. Bölgenin en eski devirlerde Çin toprakları gibi gösterilmesi, diğer haplogrupların bölgeye sonradan Orta Asyalılar tarafından getirildikleri yönündeki iddialar bir bakıma ideolojik görülmektedir. Yine eski usul varsayımlardan yola çıkarak bazı haplogruplar Neolitik dönem tarımla bağdaştırılmaktadır. Buna mukabil makalenin var olan mevcut hipotezleri sorgulamadan ve eleştirmeden kabul etmesi sıradanlığa sebep olmaktadır. Yine de bölgenin etnik yapısı ve y-dna bilgileriyle ilgili okuyucuya fikir sağlaması bakımından eşsiz bir makaledir.

GENEL DEĞERLENDİRME

Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, Orta Asya’nın doğu kanadında yani Doğu Türkistan’da yaşayan Türklerin birden çok Y-DNA haplogrubuna mensup oldukları görülür. Bu bakımdan Türkleri tek bir Y-DNA haplogrubuna indirgemek asla doğru değildir. İlla ki Türkleri tek bir haplogruba indirgemek gerekirse, 48.000 yıl önceki F haplogrubunda birleştirmek mümkündür. Oğuz Türkleri de, 11. ve 13. yüzyıllarda Orta Asya’nın batı kanadından Orta Doğu’ya göçtüklerinde araştırmada geçen C, G, I, J, L, N, Q, R gibi Y-DNA haplogruplarından bir miktar Türkiye, Irak, Suriye, İran, Azerbaycan ve hatta Kuzey Afrika (Mısır, Tunus, Libya) gibi coğrafyalara getirmişlerdir.

Türkologlar Türkçe konuşan toplulukları üç ana grupta sınıflandırmaktadır: Kıpçak Grubu (Kırgız, Tatar, Kazak, Altaylılar), Karluk Grubu (Uygur, Özbek), Oğuz Grubu (Türk, Azerbaycanlı, Türkmen)… Genel bir değerlendirme yapıldığında Sibirya’ya yakın yaşayan Kıpçak grubu halklarda, özellikle Kırgızlar ve Tatarlarda R1 haplogrubu ağırlıkta görülürken, aynı gruba mensup Kazaklarda C haplogrubu daha ağırlıkta görülür; daha güneyde yaşayan Karluk grubuna mensup Uygurlar ve Özbeklerde ise J2 haplogrubunun daha ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Mevcut çalışmalar bağlamında Batı Asya’daki varlığıyla bilinen Oğuz grubunda da benzer şekilde J haplogrubunun diğer haplogruplara göre daha ağırlıkta olduğu bilinmektedir. Ayrıca tüm Türkî gruplarda N haplogrubuna düşük oranlarda (%2 ilâ %10) da olsa rastlanmaktadır. İlgili çalışmada Sarı Uygurlarda en fazla D, Moğollar ve Mongorlarda C ve O3, Tunguz grubu Sibelerde O, N ve C daha ağırlıklıdır. Tunguz grubu Sibelerde aynı zamanda J* ve K* paragruplarının görülmesi ilgi çekici bir durumdur. Yine Çin’in iç kesimlerine yakın bölgelerde yaşayan Sarı Uygurlarda da F* ve K* paragrupları ile J2 ve N haplogrupları da mevcuttur. Çin’de yaşayan Kazaklar, Tacikler ve Özbeklerde G haplogrubu da mevcuttur. Yine bu bölgede R1a ve R1b haplogruplarının da bir çok etnik grupta yer aldığı bilinmektedir.

Tüm bu bilgilerden yola çıkacak olursak, bırakın Orta Asyalı Türkleri, Doğu Asyalı Türkler dahi çok sayıda haplogrubun bir araya gelmesiyle oluşan bir lisanî ve kültürel birlikteliktir. İlla ki Türklere özgü bir haplogrup belirlemek gerekiyorsa, bu haplogrup Türklerde en fazla görülen G, I, J, K, L, N, Q, R gibi haplogrupların 48.000 yıl önceki atası olan F haplogrubudur. Zaten makalede araştırmaya dahil edilen Türkî gruplarda G, I, J, K, L, N, Q, R gibi haplogruplar çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu gruplara Orta Asya’da C(kuzeydoğuda), D(doğuda) ve E(batıda) gibi haplogrupların da dahil olduğu aşikardır. Türkler, yakın geçmişte (11. ve 13. yüzyıllarda) Orta Asya’dan gelirken bu haplogrupları da getirmişlerdir. Türkiye’de genetik test yaptıran bireylere SNP (alt dal) testleri yapılarak bunu tespit etmek mümkündür. Ancak Orta Asya ve Doğu Türkistan’dan fazla test yaptıran olmadığı gibi bilimsel makalelerde de örneklerin haplogrup alt dalları tespit edilmediği için Türkî halklarda görülen haplogrupların alt dalları için bir belirsizlik söz konusudur.

İlhan Cengiz, www.haplogruplar.com

KAYNAKLAR

Daha fazla bilgi için incelemesi yapılan makalenin kaynakça bölümüne bakabilirsiniz. İlgili makaleye aşağıdaki 1 no’lu kaynaktan ulaşabilirsiniz. 

  1. Wei-Hua Shou, En-Fa Qiao, Chuan-Yu Wei, Yong-Li Dong, Si-Jie Tan, Hong Shi, Wen-Ru Tang and Chun-Jie Xiao, Y-chromosome distributions among populations in Northwest China identify significant contribution from Central Asian pastoralists and lesser influence of western Eurasians, Journal of Human Genetics (2010) 55, 314–322; doi:10.1038/jhg.2010.30; published online 23 April 2010.
  2. Wells, R. S., Yuldasheva, N., Ruzibakiev, R., Underhill, P. A., Evseeva, I., Blue-Smith, J.et al. The Eurasian heartland: a continental perspective on Y-chromosome diversity. Proc. Natl Acad. Sci. USA 98, 10244–10249 (2001). | Article | PubMed | ChemPort |
  3. Zerjal, T., Wells, R. S., Yuldasheva, N., Ruzibakiev, R. & Tyler-Smith, C. genetic landscape reshaped by recent events: Y-chromosomal insights into Central Asia.Am. J. Hum. Genet. 71, 466–482 (2002). | Article | PubMed | ISI | ChemPort |
  4. Tatarstan DNA Project, FTDNA, https://www.familytreedna.com/public/Tatarstan/default.aspx?section=yresults
  5. J-L24 Haplogroup DNA Project, FTDNA, https://www.familytreedna.com/public/j-L24-Y-DNA/default.aspx?section=yresults 
  6. R1a1a and Subclades Y-DNA Project, FTDNA, https://www.familytreedna.com/public/r1a/default.aspx?section=yresults
İlhan Cengiz Hakkında Kısa Bilgi

İlhan Cengiz, genetik (Y-DNA, mtDNA haplogrupları ve otozomal genler) hakkında araştırmacı yazar.

Güney-Orta Asya’nın Genetik Yapısı


Orta Asya’nın güney kesiminde Afganistan’ın merkezi ile Pakistan’ın kuzeyi boyunca uzanan Hindukuş dağları ve çevresinde yaşayan Özbekler, Türkmenler, Hazaralar, Tacikler ve Peştunların genetik yapısını inceleyen Cristofaro ve ekibi, hazırladıkları bu akademik çalışmada elde ettikleri verileri aynı zamanda İran, Güney Azerbaycan, Kırgızistan, Moğolistan ve Pakistan ile karşılaştırmaktadırlar.[1] Bu genetik çalışmanın ehemmiyeti ise araştırmaya dahil edilen örneklerin çok sayıda y-str verisinin tespit edilmiş olması, oldukça kapsamlı bir araştırma olması ve mevzubahis etnik gruplarda görülen haplogrupların alt dalları hakkında bilgi sağlanmasıdır. Bu yazımızda ilgili makaleden elde ettiğimiz verilerden yola çıkarak bölgenin genetik çeşitliliği ve bölgede görülen haplogrupların alt dallarıyla ilgili bilgi vereceğiz.

Bu makale incelemesiyle aslında önemli bir hususa değinmek istiyoruz. Bilindiği üzere Türkiye’de bazı amatör kesimler tarafından hazırlanan genetik yazılarda Türki halklar tek bir haplogruba indirgenmeye çalışılmaktadır. Hatta bazı kimseler “Türkler Orta Asya’dan gelirken sadece C, N, Q haplogruplarını getirmiştir” gibi safsatalarla ortaya çıkmaktadır. Oysa ki Orta Asya ve çevresindeki genetik araştırmalar, Türki halklarda birden çok haplogrubun farklı oranlarda görüldüğünü bilimsel olarak kanıtlamaktadır. Bazı haplogruplar kimi Türki gruplarda daha yoğun görülse de Türki halklar çok sayıda haplogrup barındırmaktadır. Örneğin, Altayların kuzeyindeki Türki halklarda R1a ağırlıkta görülürken, Altayların batısında Kazaklarda C haplogrubu, Altayların güneyinde Uygurlarda J2 haplogrubu, Başkurtlarda R1b, Türkmenlerde Q haplogrubu, Sakalarda N haplogrubu ağırlıkta görülmekte, bunların yanısıra E, G1, G2, H, J1, L, O ve T gibi diğer haplogruplar da farklı oranlarda Türki halklarda görülmektedir. Örneğin bazı Türki boylarda belirli haplogrupların baskın olduğu da görülmektedir. Örneğin Kazakistan’da Madjar boyunda ve Argınlarda G1 haplogrubu daha baskın görülmektedir. Çin’deki Özbeklerde J2 haplogrubu daha baskın iken, Afganistan’daki Özbeklerde R1a daha baskındır. Bunun gibi çok sayıda örnek bulunmaktadır.

Her ne kadar Oğuzların Anadolu’ya 1071’den önce geldiklerini tamgalardan bilsek de 11. ve 13. yüzyıllarda veya daha öncesinde Oğuzların Anadolu, İran, Suriye ve Irak topraklarına gelirken hangi haplogrupları getirdiklerini bilemiyoruz. Bunun tespiti için çok sayıda Selçuklu büyüğünün ve askerlerinin mezarlarından DNA örneği alınarak Y-DNA, mtDNA ve otozomal tespiti yapılmalıdır. Günümüzde bile Orta Asya’daki Türki halklara bakıldığında hepsindeki baskın haplogrupların farklı olduğunu görmekteyiz. Bu bağlamda düşünecek olursak, Orta Asya’dan Batı Asya’ya göç eden Oğuz Türkleri de diğer Türki halklara nazaran daha farklı haplogrup oranlarına sahipti. Nitekim Oğuzlar, Gök Türklerin batı kanadını teşkil etmekte, Aral gölü çevresi ile Hazar Denizinin doğusundaki alanlarda Karluklara ve Hazarlara komşu olarak yaşamaktaydılar. Oğuz Türkleri ilgili alanda uzun yıllar yaşadıktan sonra Orta Doğu’ya göç etmişlerdir. Dolayısıyla Oğuz Türklerinin, diğer Türki halklardan Karluk grubunda yer alan Uygurlara ve Özbeklere daha yakın, Kıpçaklara ve Altaylılara biraz daha uzak bir genetik yapıya sahip oldukları tahmin edilebilir.

Şuan Türkiye, İran ve Irak’ta yaşayan Türklerde mevcut olan haplogrupların hepsi Orta Asyalı Türki halklarda da farklı oranlarla görülmektedir. Genetik bilimini ideolojik amaçlarla kullanan ve at gözlüğü takan kimi çevreler, Oğuzların sadece bir kaç haplogruptan müteşekkil olduğunu iddia etmekte, ancak ellerinde hiç bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen bu iddialarını ısrarla savunmaktadırlar. Oysa ki her biri yirmi ila kırk bin yaşında olan haplogrupların hemen hepsi günümüzde birden çok millette görülmektedir. Yani ilk insandan beri göçler gerçekleşmiş ve ortaya çıkan haplogruplar da yine on binlerce sene önce birbiriyle karışarak çok sayıda dilin ve etnik grubun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkler gibi köklü bir millette dahi çok sayıda haplogrubun görülmesi yine on binlerce sene öncesine dayanmaktadır. O yüzden yirmi ilâ otuz bin senelik haplogrupları belirli ırklara atfetmek ve Türkleri çeşitli milletlerin karışımıymış gibi göstermek tamamen ideolojik çevrelerin işidir. Türklerde olduğu gibi bir çok millet de çok sayıda haplogruptan oluşmaktadır. Aşağıda incelemesini yaptığımız araştırmada da göreceksiniz ki Türkler Orta Asya’dan gelirken tek bir haplogrupla değil çok sayıda haplogrupla gelmişlerdir. Yani haplogrup çeşitliliği Anadolu’ya gelmeden önce de Türkler arasında mevcut idi.

Araştırmanın Kapsamı ve Yöntemi

Cristofaro ve arkadaşlarının yaptıkları bu araştırmada sadece haplogrup tespiti yapmakla kalınmamış, aynı zamanda haplogrupların alt dallarıyla ilgili tespit de yapılmaya çalışılmıştır. Bu yüzden haplogrup ve alt dallarının tespiti için çok sayıda markeraraştırmaya dahil edilmiştir.

Araştırma kapsamında laboratuvarda test edilen marker göstergeleri genel olarak şunlardır: DYS385, DYS385a, DYS385b, DYS388, DYS389, DYS389a, DYS389B, DYS390, DYS391, DYS392, DYS393, DYS394/19, DYS426, DYS437, DYS438, DYS439, DYS441, DYS442, DYS444, DYS445, DYS446, DYS447, DYS448, DYS449, DYS452, DYS454, DYS455, DYS456, DYS458, DYS459, DYS459a, DYS459b, DYS460, DYS462, DYS463, DYS464, GGAAT1B07, YCAII, YCAIIa, YCAIIb, YGATAA10, YGATAC4/Y_DYS635, YGATAH4

Bu çalışma neticesinde Orta Asya’nın güneyinde ve Güney Asya’nın kuzeyinde görülen Y-DNA haplogrupları: C, D, E, F, G, H, I, J, L, N, O, Q, R, T şeklinde listelenmektedir.

Araştırmaya Dahil Edilen Etnik Gruplar 

Bu araştırmaya toplamda 5 ülke ve yaklaşık 20 etnik grup dahil edilmiştir. Araştırmaya dahil edilen ülkeler: Afganistan, Pakistan, Kırgızistan, Moğolistan ve İran’dır. Araştırmaya dahil edilen etnik gruplar: Hazaralar, Peştunlar, Tacikler, Türkmenler, Özbekler, Güney Azerbaycan Türkleri, İranlılar, Makraniler, Sindhiler, Brohlar, Beluçlar, Patanlar, Kalaşlar, Hunzalar (Buruşolar), Makraniler, Kırgızlar, Uygurlar, Dunganlar ve Moğollardır.

Araştırmaya dahil edilen bölgeleri ve etnik grupları genel olarak gösteren bir harita hazırladık.

arastirmaya-dahil-edilen-bolgeler-harita

C Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

C haplogrubu ve alt dalları en fazla Moğol ve Tunguz grubu halklarda görülmekle birlikte, bu haplogrup kısmen Avrupa, Amerika ve Avustralya’da da görülmektedir. Araştırmaya dahil edilen bölgelerde C haplogrubunun tespit edilen dalları şunlardır: M356 (C1b1a1), M532/M386/L1373 (C2b), M546 (C2b1c), M401 (C2b1c1), M86 (C2b1b1) ve M407 (C2e1a1a). C haplogrubu özellikle Moğollar, Hazaralar, Tacikler ve Kırgızlarda görülmektedir. Aynı zamanda %4 gibi düşük bir oranla Özbeklerde de mevcuttur.

M532/M386/L1373 (C2b)’nin tespit edilemeyen alt dallarını Moğollar, Kırgızlar, Tacikler ve Hazaralarda görmek mümkündür.

M86 (C2b1b1) dalı ise sadece Moğolistan’da ve Kırgızistan’da görülmektedir.

M401 (C2b1c1) özellikle Moğollar, Hazaralar ve Kırgızlarda yoğun görülen bir daldır. Özbeklerde %4 oranında görülen C haplogrubunun varyasyonu da M401’dir.

M407 (C2e1a1a) dalı araştırmaya dahil edilen bölgeler içerisinde sadece Moğolistan’da görülmüştür. Bu araştırmaya dahil edilmese de M407’nin Kazaklarda da az miktarda görüldüğü bilinmektedir.

Güney Asya’ya mensup olduğu düşünülen C1b1a1 (M356) dalına Pakistan’da Brahularda rastlanmıştır. Bu dal Moğollarda görülmez. Nitekim aynı dala paralel olan C1b2b (M347) dalı da Avustralyalılarda görülmektedir.

C haplogrubunun Orta ve Güney Asya’da görülen dalları genel olarak C2b’ye mensuptur. C2b haplogrubunun alt dalları, Orta Asya’da Kazaklar, Kırgızlar, Tacikler ve Hazaralarda yaygın görülür. Bu haplogrup, Oğuzlar, Özbekler, Uygurlar ve Türkmenlerde pek fazla görülmez. Ancak C2b’nin de Orta Asya’da ön Türkleri oluşturan haplogruplar arasında yer aldığı düşünülebilir.

D Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

Cristofaro ve arkadaşlarının Orta Asya’daki araştırmasında D haplogrubuna sadece Dunganlarda ve Moğollarda rastlanmıştır. Neredeyse tüm kolları Japonya’da görülen D1b (M55), Moğollar ve Dunganlarda görülmemektedir. Moğollar ve Dunganlarda görülen D haplogrubunun dalı D1a’dır. D1a haplogrubu (M15), özellikle Moğol istilasıyla bir miktar Orta Asya’ya da gelmiştir. Ancak Türki gruplarda yok denecek kadar az olan D haplogrubu, özellikle Japonlarda %30, Tibetlilerde %50’yi aşan oranlarda görülmektedir.[6]

E Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

E haplogrubu da araştırmaya dahil edilen etnik gruplardan yaklaşık 10 etnik grupta görülmektedir. E haplogrubunun görüldüğü başlıca etnik gruplar: Hazaralar, Türkmenler, Özbekler, Tacikler, Horasanlılar, İranlılar, Kırgızlar, Azeriler, Beluçlar ve Makrani(Siddi)’ler…

E haplogrubunun Orta Asya’da görülen alt dalları şunlardır: Eski adıyla E3b olarak bilinen M215 (E1b1b) ve alt dalları, M78 (E1b1b1a1), M81 (E1b1b1b1a), M34 (E1b1b1b2a1), M35 (E1b1b1a1b1a3),  U175 (E1b1a1a1d), V13 (E1b1b1a1b1a) ve V22 (E1b1b1a1b2)…

M34, Hazaralar, Özbekler, Türkmenler, Horasanlılar ve İranlılarda mevcuttur. M35 de Türkmenlerde mevcuttur.

M81, Kırgızlarda görülmüştür. M78 İranlılarda, U175, Makranilerde, V13 ise Türkmen, Tacik, Azeri ve Horasanlılarda görülmüştür. V22 ise Beluçlar ve İranlılarda yaygındır.

Cristofaro ve arkadaşlarının Güney-Orta Asya’da yaptıkları bu kapsamlı genetik çalışma bizlere Orta Asya’da E haplogrubunun mevcudiyetini göstermektedir.

G Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

G haplogrubu araştırmaya dahil edilen etnik grupların hemen hepsinde görülmektedir. Bu bağlamda G haplogrubu, araştırmaya dahil edilen Afganistan, Pakistan, Kırgızistan, Moğolistan ve İran’da görülmektedir.

Daha ayrıntılı inceleyecek olursak G1 (M285), Güneydoğu Moğolistan’da Moğollar, Afganistan’da Tacikler ve Peştunlarda, İran’da Güney Azerbaycan Türkleri ve diğer İrani etnik gruplarda mevcuttur.

G2a (P15), Afganistan Özbekleri, Peştunlar ve Hazarlarda, Pakistanlı Brahularda, Güney Azerbaycan Türkleri ile İranlılarda görülmektedir. Alt dallara fazla inilemediği için veya üst dallarda yer alan minör dallara mensup oldukları için çok sayıda örnek, P15 (G2a) şeklinde sınıflandırılmıştır.

G2a1 (P16) dalına Kırgızistan’ın doğusunda Kırgızlarda rastlanmıştır.

L645, PF3296 ve L14 gibi dalları içeren G2a2b1 (M406) dalının, Afganistan, Pakistan ve İran’da mevcut olduğu görülmüştür.

L140 ve L1266 gibi dalları da içeren G2a2b2a (P303) dalı oldukça yaygın bir şekilde araştırma bölgelerinde tespit edilen diğer bir daldır. Genel olarak görüldüğü etnik gruplar, Özbekler, Türkmenler, Hazaralar, Kırgızlar, Tacikler, Kalaşlar ve İranlılardır.

Diğer bir yaygın alt dal ise G2b1 (M377)’dir. Bu dal da Peştunlarda ağırlıkta olmakla birlikte Uygurlar, Hunzalar ve Taciklerde de mevcuttur. Ancak bu dala İranlılarda rastlanmamıştır.

G1 ve G2 haplogruplarının ve alt dallarının bir çok varyasyon ile İran ve Hindukuş Dağlarından Moğolistan’a kadar çeşitli etnik gruplarda mevcut olması bu haplogrubun Orta ve Güney Asya bölgelerinde çok eski çağlardan beri mevcut olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda G haplogrubunun da ön Türkler arasında yer aldığı düşünülmelidir.

H Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

H haplogrubu, F’den en erken ayrılan dallardan biridir. H haplogrubunun M52, M69, M82 dalları mevcut çalışmaya göre Orta ve Güney Asyalılarda mevcuttur.

H1 (M69) ve H1a (M52), Brahular, Beluçlar, Dunganlar, Hazaralar, Peştunlar, Tacikler, Türkmenler ve İranlılarda mevcuttur. Diğer gruplara nazaran Afganistanlı Hazaralarda daha yüksek oranda görülmektedir.

H1a1 (M82) dalı, Tacikler, Özbekler, Hunzalar, Peştunlar, Kalaşlar ve Kırgızlarda görülmektedir.

I Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

Bu bölgede I1 haplogrubuna bu araştırmada rastlanmasa da I2 haplogrubunun I2a2a (M223), I2a1b (M423) ve I2a2 (M436) dalları mevcuttur. Bilindiği üzere I2a1 haplogrubu en fazla Balkanlarda görülmektedir. Ancak az miktarda da olsa bu bölgedeki etnik gruplarda da mevcuttur.

Bu çalışmaya dahil edilen etnik gruplardan Moğollar, Tacikler, Hazaralar, Horasanlılar ve İranlılarda, I2’nin alt dalları görülmektedir. Moğol ve Taciklerde görülen dal, I2a2 (M436)’dır. Yine bu dalın bir alt dalı veya devamı olan I2a2a (M223) dalı ise Afganistan, İran ve Horasan civarında mevcuttur. I2a1b (M423) dalı ise Taciklerde görülmüştür.

I2a2a (M223), 12.600 yaşındadır.  I2a1b (M423) ise 18.500 yaşındaki bir daldır. Araştırmada bulunan I2a örnekleri bu bölgeye çok daha eski zamanlarda da gelmiş olabilirler. Bu bölgedeki I2 örneklerin ne zamandan beri burada olduklarını hesaplamak için SNP ya da BigY testleri gerekmektedir ki Balkanlardaki gruplardan kaç bin sene önce ayrıldığı tespit edilebilsin. Üstün körü hesaplar ve tahminlere dayalı sonuçlar bilimsel olmaktan çıkar. Ancak birden çok etnik grupta ve bir kaç varyasyonla mevcut olması I2’nin bu bölgedeki mevcudiyetini çok daha eski zamanlara dayandırabilir. Bu bölgedeki I2’nin daha alt dalları tespit edilirse yaş tahmininde bulunmak mümkün olacaktır. Sonuç olarak I2a1 ve I2a2’nin dalları eskiden beri ve günümüzde Orta ve Güney Asya’da mevcuttur. Dolayısıyla 750 ilâ 1000 yıl önce Orta Asya’dan ayrılan Oğuzlar bu haplogrubu da getirmiş olabilirler.

J1 Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı 

Makale ve ekinde verilen bilgilerde J1 haplogrubunun alt dallarıyla ilgili ayrıntı verilmese de y-str değerleri incelendiğinde J1 haplogrubunun çeşitli varyasyonlarda Orta ve Güney Asya’da mevcut olduğu görülmektedir. Araştırmaya dahil edilen Orta Asyalı Türki gruplarda J1 haplogrubunun J1a2b ve alt dallarının mevcut olduğu görülmektedir. Bununla birlikte İrani gruplar başta olmak üzere bazı etnik gruplarda ise J1’in tespit edilemeyen farklı dalları da mevcuttur. Bu bağlamda Türki halklarla İrani halklarda görülen J1 haplogrubunun varyasyonları farklıdır.

Genel olarak, J1 haplogrubu ve alt dalları, araştırmaya dahil edilen etnik gruplardan Kırgızlar, Tacikler, Özbekler, Türkmenler, Sindhiler, Beluçlar, Moğollar, Azerbaycanlılar ve İranlılarda belirli oranlarda görülmektedir. Bu çalışmada J1 haplogrubu, İran’ın Horasan, Güney Azerbaycan, İsfahan, Gilan, Mazenderan ve güney bölgelerinde, Afganistan’ın araştırmaya dahil edilen Belh ve Cüzcan vilayetlerinde, Kırgızistan’ın kuzeybatı bölgesinde, Pakistan’da Sindhiler ve Beluçlarda, Moğolistan’ın kuzeybatı bölgesinde mevcuttur.[1]

Araştırmada sadece Page8/P58 (J1a2b) dalı tespit edilmiştir. P58 ve dalları, özellikle Türkmenlerde, ardından Özbekler, Tacikler, Moğollar, Kırgızlar, Horasanlılar, Güney Azerbaycanlılar, İranlılar, Beluçlar ve Peştunlarda görülmektedir. J1a2b (P58/Page8/PF4698) 14.500 yıl önce bir üst daldan ayrılmış ve 8800 yıl önce de çeşitli alt dalları oluşmuştur. Dolayısıyla J1 haplogrubunun bu bölgedeki varlığını 8000 yıl öncesine kadar dayandırmak mümkündür.

P58 olarak tespit edilen başlıca J1 örnekleri, ilk 12 marker y-str verileriyle birlikte (FTDNA sıralamasına göre) aşağıdaki tabloda sizlerle paylaşıyoruz. Araştırmada yaklaşık 40’tan fazla marker baz alınmıştır; 12 marker’a indirerek başlıca J1a2b örnekleri sizlerle paylaştık. Aşağıdaki tabloda DYS389B’yi DYS389ii’ye dönüştürmek için DYS389a ile DYS389B’yi toplamanız gerekir.

J1-Page8-samples

Araştırmada hemen her DNA örneğinin yaklaşık 40’tan fazla marker değeri belirlenerek haplogrupları ve alt dalları tespit edilmiştir. Araştırmacı arkadaşlara fikir vermesi açısından J1 olarak belirlenen ancak alt dalları tespit edilemeyen DNA örneklerinin ilk 12 marker’larını FTDNA sıralamasına göre aşağıdaki tabloda sizlerle paylaşıyoruz. Ayrıca aşağıdaki tablomuzda DYS389b, daha kolay anlaşılması için DYS389ii’ye çevrilmiştir.

J1-unclustered-markers

Bu çalışma, elde ettiği genetik verilerle Orta ve Güney Asya’da J1 haplogrubunun çeşitli etnik gruplardaki mevcudiyetini göstermektedir. Bu gruplara, Kırgız, Türkmen ve Özbekler gibi Türki gruplar da dahildir. J1 haplogrubunun Moğollarda dahi görülmesi dikkate değer bir husustur. Bu da J1 haplogrubuna mensup bazı alt dalların, ön Türklerin oluşumunda yer aldıklarına işaret etmektedir.

J2 Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

Bu araştırmada J2 haplogrubunun J2a1* (L26), J2a1h (L24), J2a1b (M67), J2a1a (M47), J2a1b1 (M92), J2b (M12), J2b1 (M205), J2b2 (M241) dalları, araştırmaya dahil edilen çeşitli bölgelerde ve etnik gruplarda tespit edilmiştir. Bu bağlamda J2-M172, genel olarak araştırmaya dahil edilen etnik grupların hemen hepsinde bir çok varyasyon ile görülmektedir. Rusya’nın Altay bölgesinde Hunlarla aynı döneme rastlayan M.Ö. 1000 ilâ 700 arasına (Demir Çağ dönemi) tarihlendirilen iki farklı sit alanında J2 örnekleri bulundu.[7] Bu durum, J2 haplogrubunun Orta Asya’da çok eski çağlardan beri mevcut olduğunu göstermektedir. Şimdi sırayla J2’nin bu bölgedeki varyasyonlarına değinelim.

Elde edilen verilere göre J2’nin M67 dalı, araştırmaya dahil edilen ülkelerden Afganistan, İran, Kırgızistan ve Moğolistan’da görülmektedir. M67 örnekleri, Afganistan’da Cüzcan vilayetinde Özbeklerde ve Belh’de Taciklerde, İran’da ise Güney Azerbaycan, İsfahan, Gilan ve Horasan bölgelerinde, Moğolistan’ın kuzeybatısında ve Kırgızistan’ın doğu bölgesinde görülmektedir.[1] Aynı çalışmaya göre M67’nin alt dallarından olan M92 (J2a1b1), Güney Azerbaycan, Horasan, Afganistan Özbekleri ve Taciklerde görülmektedir.

Bilindiği üzere M67’nin en yüksek oranda görüldüğü bölge Kafkasya olarak bilinmektedir.[2] J2a1b olarak da bilinen M67 dalı, 14.400 yaşında olup çok sayıda alt dala sahiptir.[3] Yine 2014’te Macaristan’da yapılan bir çalışmada 3200 yıl öncesine tarihlendirilen ve J2a1*(M67’nin bir üst) dalına mensup olduğu tahmin edilen antik DNA örneği bulunmuştur. Bu bakımdan M67’yle ilgili en eski antik DNA örneğinin MÖ 1200 yılında Orta Avrupa’da mevcut olduğu görülmektedir.[4] Bu da M67’nin benzer şekilde çok eski zamanlarda yayıldığını ve diğer taraftan aynı tarihlerde Orta ve Güney Asya’da da mevcut olabileceğini göstermektedir. Ayrıca MÖ 1200 yılına tarihlendirilen antik J2-M67 örneği de bu haplogrubun Romalılardan çok daha önce Orta Avrupa’da mevcut olduğunu göstermektedir. Bu da M67 dalının dağılımını tümüyle Romalılara veya Fenikelilere bağlama çabasında olan bazı ideolojik çevrelerin hipotezleriyle ters düşmektedir. Tahminlerimize göre, gerek M67 gerekse L24 dalları, Ön Türkleri oluşturan topluluklar arasında çok daha eski zamanlarda yerini almıştır.

Cristofaro ve ekibinin çalışmasında en çok görülen J2a alt dalı ise eski adıyla M530 olarak da bilinen L24 (J2a1h) dalıdır. Bu çalışmada J2-L24, Afganistan’da özellikle Cüzcan, Belh, Sar-i Pol gibi vilayetlerde Özbekler, Hazaralar ve Taciklerde kesin olarak görülmektedir. Bununla birlikte J2’nin L24 dalına Moğolistan’ın kuzeybatı bölgesindeki Moğollarda ve İran’ın Horasan, Mazenderan, İsfahan ve Tahran bölgelerindeki halklarda da rastlanmıştır.[1] Bilindiği üzere L24 dalı, J2’nin doğu kanadını oluşturmaktadır. L24 ve alt dalı L25’in genel olarak görüldüğü bölgeler Güney Asya, Orta Asya ve Doğu Avrupa’dır. Buna ilave olarak Batı Asya’da da yaygın bir daldır. J2a1h adıyla da bilinen L24, 15.900 yaşında çok eski bir daldır.[5] L25’in önemli alt dalları CTS1192, L70, PF4888 ve F3133, yaklaşık 9200 yaşındadır. J2-L25’in dalları da bazı makalelerde verilen y-str verilerine göre Orta ve Güney Asya’da mevcuttur. Nitekim FTDNA verilerine göre de, J2 içerisindeki Timuriler ve Muğal(Babürlü) grupları L25 dalına mensuptur.

J2’nin diğer bir dalı olan  M322/M47 (J2a1a) de Afganistan’ın Sar-i Pol vilayetinde Özbeklerde, İran’da İsfahan, Güney Azerbaycan ve Mazenderan bölgelerinde mevcuttur.[1]

Bunlara ilave olarak J2’nin M410 (J2a) dalına mensup olduğu kesin olan ancak hangi alt dal (M67 veya L24) olduğu belirlenemeyen J2a örnekleri de Afganistan’da Türkmenler, Özbekler, Tacikler ve Peştunlarda; Kırgızistan’da Kırgızlar ve Uygurlarda; Moğolistan’ın kuzeybatı bölgesindeki yerel halklarda mevcuttur.[1]

Yine 18.200 yaşındaki L26 (J2a1) dalının minör veya majör dalları da bu çalışmayla Özbekler, Türkmenler, Hazaralar, Tacikler, Kırgızlar, Moğollar, Peştunlar, Beluçlar, Sindhiler, Kalaşlar ve İranlılar arasında tespit edilmiştir. Türkiye’de de birçok Horasan kökenli Türkmenin L26’nın minör ve majör dallarına mensup olduğunu FTDNA projesinden bilmekteyiz. Bu çalışma bize Orta Asyalı Türki halklarda L26’nın çeşitli dallarının görüldüğünü göstermektedir.

J2’nin temel dallarından biri olan M12 (J2b) dalı ise araştırmaya dahil edilen Tacikler, Türkmenler(Cüzcan), Özbekler(Sar-i Pol), Kırgızlar(M241), Kalaşlar(M241), Sindhiler(M241), Hunzalar(M241) ve İranlılarda(M205) düşük oranda da olsa görülmektedir. Daha önceki çalışmalarda J2b’nin Ural-Volga bölgesinde Tatarlarda görüldüğü bilinmektedir. Dolayısıyla Orta Asya’nın hem kuzey hem güney sınırlarında görülen J2b’nin az miktarda da olsa Orta Asya’da görüldüğü kanaatine varılabilir.

Bu araştırma, J2’nin temel kolları olan M410(J2a) ile M12 (J2b)’nin Orta Asya ve güney kesimlerinde görüldüğünü bize göstermektedir. Hatta Moğolistan’da bile L26, L24 ve M67 dalları düşük oranda da olsa mevcuttur. Yine J2a’nın alt dalları M67 (M92 dahil), M47 ve L24 dalları ile J2b’nin alt dalları M241 ve M205 Hindikuş Dağları ve çevresinde oldukça yüksek oranlarda mevcuttur.

J2’nin bir çok dalının Orta Asya’nın güney sınırlarını oluşturan Hindukuş Dağları ve çevresindeki komşu ülkelerde görülmesi dikkate değer bir durumdur. J2’nin bir çok dalının (veya varyasyonun) bu bölgede çok sayıda etnik grupta görülmesi bu bölgede çok eski çağlardan beri yer aldığına işaret etmektedir. Bu bağlamda J2 haplogrubu da ön Türklerin oluşumunda yer almıştır.

Belki okuyucularımızın ilgisini çekebilir düşüncesiyle Kuzeybatı Moğolistan’da görülen J2a örneklerinin 12 marker değerlerini aşağıdaki tabloda sizlerle paylaşıyoruz.

J2-samples-in-mongolia

Tabloda da görüldüğü üzere Moğolistan’da %3,1 oranında mevcut olan J2 haplogrubunun J2a1* (L26), J2a1h (L24) ve J2a1b (M67) dalları mevcuttur.

L Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

L haplogrubunun en fazla görüldüğü bölge Güney Asya’dır. Bu araştırmaya göre L haplogrubu, Orta Asyalı halklarda da görülmektedir.

L (M11), L1a1 (M76/M27), L1a2 (M357) ve L1b (M317) gibi L haplogrubunun alt dalları araştırmaya dahil edilen etnik gruplarda mevcuttur. L haplogrubu az miktarda da olsa çok sayıda etnik grupta mevcuttur. B haplogrubu Orta ve Güney Asya çevresinde genel olarak Hazaralar, Tacikler, Özbekler, Kalaşlar, Hunzalar, Kırgızlar, Azeriler, Uygurlar, Sindhiler, Makraniler, Peştunlar, Dunganlar, Türkmenler ve İranlılarda görmek mümkündür.

L1a1 (M76), Türkmenler(Cüzcan), Hazaralar(Bamiyan, Belh), Özbekler(Cüzcan, Sar-ı Pol), Beluçlar, Makraniler, Kırgızlar, Peştunlar(Kunduz), Tacikler(Belh) ve İranlılar (İsfahan)’da görülmektedir. M76, diğer dallara göre daha yaygındır.

L1a2 (M357), Dunganlar, Kırgızlar, Peştunlar, Tacikler (Belh, Badahşan, Samangan), Özbekler (Belh, Cüzcan, Sar-ı Pol), Uygurlar (Kırgızistan), Azeriler (Güney Azerbaycan, İran), Brahular, Kalaşlar, Hunzalar, Sindhiler ve bazı İranlı halklarda mevcuttur.

L1b (M317), Peştunlar, Özbekler, Makraniler ve İranlılarda mevcuttur.

Bu araştırma verilerine göre L haplogrubunun iki ana dalı L1a ve L1b’nin alt dallarıyla birlikte Orta Asyalılarda mevcut olduğu görülmektedir.

N Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

N, haplogrubu en fazla Sibirya’nın kuzeyindeki halklarda görülmektedir. Ancak Orta Asyalılarda da belirli oranlarda görüldüğü bilinmektedir. Bu araştırmaya göre N (M231) haplogrubunun N1c2b (P43) ve N1c1 (TAT) gibi alt dalları Orta Asya’da mevcuttur. N (M231), Kırgızlar, Tacikler ve Dunganlarda görülmektedir. N1c2b (P43), Özbek, Türkmen, Tacik ve Moğollarda görülmektedir. N1c1 (TAT), çoğunlukla Moğollarda görülmekle birlikte az miktarda Özbekler ve Taciklerde de görülmüştür. Bu bakımdan N1c1’in biraz daha kuzeye özgü olduğu, N1c2b dalının ise Orta Asya’ya doğru yaygınlık kazandığı görülmektedir. N haplogrubu da ön Türklerin oluşumunda Orta Asya’da yer alan haplogruplardandır.

O Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

O haplogrubu bir çok varyasyonu ile bu bölgede diğer haplogruplara oranla düşük miktarda mevcuttur. O haplogrubunun araştırmaya dahil edilen etnik gruplarda görülen varyasyonları şunlardır: O3a1 (KL2), O3a2c1a (M117), O1a (M119), O3 (M122), O3a2c1 (M134), O (M175), O2b (M176), O2a1 (M95) ve O3a2 (P201).

Cristofaro ve arkadaşlarının yaptıkları genetik araştırmada;

O3a1 (KL2), Hazara, Tacik ve Özbeklerde,
O3a2c1a (M117), Moğol, Dungan ve Özbeklerde,
O1a (M119), Moğollarda,
O3 (M122), Moğol, Kırgız, Hazara ve Brahularda,
O3a2c1 (M134), Moğol, Kırgız, Türkmen, Uygur ve Hunzalarda,
O2b (M176), Moğollarda,
O2a1 (M95), Kırgızlarda,
O3a2 (P201), Peştunlar ve İranlılarda görülmektedir.

Q Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

Cristofaro ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmaya göre Q haplogrubu en fazla Cüzcan’daki Türkmenlerde görülmektedir. Bununla birlikte Q haplogrubu, Moğollar, Özbekler, Tacikler, Peştunlar, Makraniler, Sindhiler ve İranlılar(İsfahan, Mazenderan)’da görülmektedir.

Araştırmaya dahil edilen etnik gruplarda Q (M242) haplogrubunun mevcut varyasyonları şunlardır:  Q1a1a1 (M120), Q1a1b (M25), Q1a2 (M346), Q1b1 (M378).

Q1a1a1 (M120), sadece Moğollarda görülür.
Q1a1b (M25), genel olarak Türkmenlerde görülen daldır. Aynı zamanda İranlılar (İsfahan, Mazenderan) ve Özbekler (Cüzcan)’da da az miktarda mevcuttur.
Q1a2 (M346), en yaygın dallardan biridir. Özellikle Moğollar, Tacikler, İranlılar ve Özbeklerde yaygın bir daldır.
Q1b1 (M378), çok az miktarda görülen bu dala sadece Hazaralar ve Sindhilerde rastlanmıştır.

Q haplogrubunun da çeşitli varyasyonlarla Orta Asyalılarda görülmesi bu haplogrubun da ön Türkler arasında yer aldığına işaret etmektedir.

R1a Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

R1a haplogrubunun R1a1 (SRY1532.2) ve R1a1a (M198) alt dalları araştırmaya dahil edilen etnik gruplarda görülmektedir. R1a1a (M198)’ın alt dallarıyla ilgili fazla derine inilmemiştir. Ancak R1a, Orta Asya’da en yoğun görülen haplogruplardan biridir.

R1a1a (M198) oran olarak en fazla Kırgızlarda görülmektedir. R1a1a’nın yoğun veya orta dereceli olarak görüldüğü diğer halklar, Tacikler, Peştunlar, Hazaralar, Türkmenler, İranlılar, Kalaşlar, Sindhiler, Makraniler, Beluçlar, Brahular ve Özbeklerdir. R1a1a, araştırmaya dahil edilen Uygurlar, Hunzalar ve Azeriler gibi diğer halklarda da az miktarda görülmektedir.

Ancak bu araştırmaya dahil edilen Moğol örnekler içerisinde R1b haplogrubunun R1a haplogrubundan daha yüksek orana sahip olduğu görülmüştür.

Ayrı bir yazıyla R1a1a (M198)’in Orta Asyalı halklarda görülen alt dalları ayrıntılı olarak incelenecektir.

R1b Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

Cristofaro ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada R1b (M343) haplogrubunun ilgili etnik gruplarda görülen varyasyonları: R1b1a2a (L23), R1b1a2a1a1 (U106), R1b1a2a1a2b (U152), R1b1a2 (M269), R1b1a2a1 (M412) ve R1b1a1 (M478/M73)’tür.

R1b’nin en fazla görülen dalı R1b1a2a (L23)’tür. Bu dala Moğollarda rastlanmamıştır. L23’ün görüldüğü etnik gruplar, Hazaralar, Dunganlar, Kırgızlar, Tacikler, Türkmenler, Özbekler, Azeriler, Beluçlar ve İranlılarda görülmüştür.

R1b1a2 (M269), pek fazla görülmese de Moğollarda, Hazaralarda ve İran’da İsfahanlılarda görülmüştür.

R1b1a2a1 (M412) dalı yalnızca Moğollarda görülmüştür.

R1b1a1 (M478/M73), Hazara, Özbek ve Moğollarda yoğun görülen bu dal, Türkmenler, Kırgızlar ve Özbeklerde de mevcuttur.

R1b1a2a1a1 (U106), İran’da Gilan’da; R1b1a2a1a2b (U152) ise İran’ın Horasan bölgesinde görülmüştür.

Bu araştırmadan elde edilen veriler, R1b haplogrubunun sadece Batı Avrupa’ya özgü olmadığını, aynı zamanda Orta ve Güney Asya bölgelerinde de mevcut olduğunu bizlere göstermekteir. R1b haplogrubunun da ön Türklerin oluşumunda yer aldıkları önemli bir husustur.

R2 Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

R2 haplogrubu da Hunzalar, Tacikler, İranlılar, Özbekler, Azeriler, Türkmenler, Moğollar ve Pakistanlı etnik gruplarda mevcuttur.

T Haplogrubu ve Alt Dallarının Dağılımı

T haplogrubu araştırmaya dahil edilen etnik gruplardan İranlılar, Peştunlar, Tacikler ve Özbeklerde mevcuttur.

Afganistan Türkmenlerinin Genetik Yapısı

Afganistan’ın Cüzcan ilinde yaşayan Türkmenlerden birbiriyle akraba olmayan 74 kişi seçilmiş ve bunlardan DNA örneği alınmıştır. Burada dikkat çeken husus, Q haplogrubunun Cüzcanlı Türkmenlerde çoğunluğu oluşturmasıdır. Bu Türkmenlerin hangi boydan olduğu belirtilmese de çeşitli Türkmen grupların bir araya gelmesiyle oluştuğu kesindir. Afganistan Türkmenlerinde Q’dan sonra R1a, J1, J2, N, E1b, G2a, L, R1b gibi haplogruplar görülmektedir. J2 haplogrubuna nazaran J1 haplogrubunun Türkmenlerde daha fazla olması dikkate değer bir durumdur. Yine R1a ve R1b’nin toplamı (R1) ile J1 ve J2’nin toplamı (J) da yine eşit (%18 civarı) orana sahiptir. N haplogrubu ise her zaman olduğu gibi makul ölçülerde Türkmenler arasında dikkate değer bir oranda görülmektedir. E1b, G2a ve L haplogrupları da Türkmenler arasındaki yaygın haplogruplardandır.

afghanistan-turkmens-ydna-haplogroups

Afganistan Özbeklerinin Genetik Yapısı

Afganistan’ın Cüzcan, Sar-i Pol ve Belh illerinden, birbiriyle akraba olmayan 126 Özbek’in DNA örnekleri alınmıştır. Buna göre Afganistan Özbeklerinde en baskın haplogrup R1a olup, daha sonra J2 haplogrubu gelmektedir. R1b, L ve Q haplogrupları da oldukça yoğun görülen haplogruplardandır. C, G2a, N, H, J1, E1b, R2, O ve T gibi haplogruplar da Afganistan Özbekleri arasında görülmektedir.

afghanistan-uzbeks-ydna-haplogroups

Moğolların Genetik Yapısı

Bu araştırmaya aynı zamanda Moğolistan’ın çeşitli bölgelerinde yaşayan Moğollar da dahil edilmiştir. Moğollarda en baskın haplogrup C (%51,3)’dir. C’den sonra sık görülen haplogruplar O (%15), N (%11,9) ve Q (%6,3) haplogruplarıdır. R1b (%4,4), J2 (%3,1), J1 (%1,3), R1a (%1,3), G1 (%0,6) haplogrupları da farklı oranlarda görülen diğer haplogruplardır.

mongolians-ydna-haplogroups

Sonuç 

Sonuç olarak bu araştırmaya dahil edilen etnik gruplar, Orta Asya ve güney kesimindeki halkların çok sayıda haplogrubu içerdiğini göstermektedir. Dolayısıyla “Türkler, Orta Asya’dan gelirken hangi haplogrupları getirdi?” sorusuna cevap verilirken Orta Asya’nın günümüzdeki genetik durumu da göz önüne alınmalıdır. Kuşkusuz Orta Asya, 750 yıl önceki Moğol istilasına kadar daha az C, D ve O haplogrubuna sahipti. Ayrıca her bir Türk budunu veya boyunun farklı haplogruplara mensup oldukları da aynı bölgelerde iç içe yaşayan Türki halkların mevcut genetik yapısından anlaşılmaktadır. Son 1500 yıl içerisindeki göçlerin doğudan batıya (Orta Asya’dan batıya) yapıldığı dikkate alınırsa, 750 ilâ 1000 yıl öncesinde Oğuz Türklerinin de Orta Doğu’ya yaptıkları genetik katkı içerisine G1, G2, H, I2, J1, J2, L, N, Q, R1a, R1b, R2 ve T gibi haplogrupların hepsi dahil edilmelidir. Ayrıca bu göçler sadece Oğuz Türkleriyle de sınırlandırılmamalı; farklı Türki grupların da daha önceki çağlarda veya sonradan batıya göç ettikleri de hesaba katılmalıdır.

KAYNAKLAR

[1] Cristofaro et al (2013), Afghan Hindu Kush: Where Eurasian Sub-Continent Gene Flows Converge, PLOS ONE, DOI: 10.1371/journal.pone.0076748

[2] Balanovsky et al (2011), Parallel Evolution of Genes and Languages in the Caucasus Region, Mol Biol Evol October 1, 2011 vol. 28 no. 10 2905-2920 doi: 10.1093/molbev/msr126

[3} J2a1b, M67, http://www.yfull.com/tree/J2a1b/

[4] Gamba et al (2014), Genome flux and stasis in a five millennium transect of European prehistory, Nature Communications5, Article number:5257, doi:10.1038/ncomms6257 Web: http://www.nature.com/ncomms/2014/141021/ncomms6257/full/ncomms6257.html

[5] J2a1h, L24 (M530), Web: http://www.yfull.com/tree/J2a1h/

[6] Y-DNA Haplogroup D, Web: http://isogg.org/tree/ISOGG_HapgrpD.html

[7] Allentoft et al (2015), Population genomics of Bronze Age Eurasia, Nature 522, 167–172 (11 June 2015) doi:10.1038/nature14507, Web: http://www.nature.com/nature/journal/v522/n7555/full/nature14507.html

İlhan Cengiz Hakkında Kısa Bilgi

Diller Ne Zaman ve Nerede Ortaya Çıktı? Türk Dili Ne Zaman ve Nerede Başladı?


11390035_910511375682474_1877403498664491751_n (1)

Ortada kimi kişiler yok Türk dili şurada, yok burada şu tarihlerde ortaya çıktı diye çeşitli varsayımlar ileri sürüyorlar! Onlar ancak 2 önemli noktayı gözden kaçırıyorlar!

1. Tahminen 300,000 yıllık olan bugünkü insan soyunun ilk 238,000 yılı Afrika’da geçmiştir. Bugünkü insan soyu ancak 62,000 yıl önce Afrika kıtasından Kızıl Denizi geçerek Arabistan yarımadasına ayak bastılar. Çünkü buzullarla kaplı olan Avrupa ve Asya kıtalarında 62,000 yıldan başlayarak buzullar erimeye başlamış ve insanın yaşamasına uygun durum ortaya çıkmıştır.

Bugünlerden 62,000 yıl önceden Arap yarımadasına çıkanlar, sonra yavaş yavaş bir kol Anadolu’ya, oradan bir kol Avrupa’ya, başka kol ise Kafkasya’ya yönelmiş. Başka bir kol ise Anadolu yerine İran üzerinden Orta Asya, Hindistan, Uzak Doğu’ya yayılmış. Daha sonra Orta Asya’dan bir kol Sibirya’ya, oradan da 30,000’lerde Bering Boğazı olan yerden Kuzey Amerika’ya geçmeye başlamışlar. Başka bir kol ise Orta Asya’dan Ural dağlarının güneyi Hazar denizi kıyılarından Avrupa’ya, Karadeniz’in kuzeyinden Macaristan ovalarına, oradan Avrupa içlerine gitmişler.

Anadolu’dan Balkanlar’a ve Avrupa’ya geçenlerle, Hazar ve Karadeniz’den Avrupa’ya geçenler Avrupa’da karşılaşmışlar, birbirleriyle savaşarak, birlikte yaşamak zorunda kalmışlar.

2. önemli nokta da şudur: Bugünkü insan soyu 300,000 yıl önce Afrika’da ortaya çıkarak 238,000 yıl Afrika’nın çeşitli yörelerinde yaşarken, küçüklü büyüklü bütün insan topluluklarında kuşkusuz çeşitli diller vardı. Çünkü dilsiz, konuşmasız insan topluluğu olamaz!

Genetik bilimi bir yandan, bir de Chomsky’nin “İnsanlarlar doğuştan EVRENSEL GRAMER ile doğmuşlardır, beyinlerdeki bu evrensel gramerden çeşitli diller ortaya çıkar” kuramı öte yandan iyi bilinirse, Türkçeyi öyle yok Anadolu’da, yok Kafkasya’da, yok Mezapotamya’da, yok Altaylar’da doğmuştur diye aramaya gerek yok! Türkçe de başka diller gibi ilk oluşumları ta 300,000 yıl geriye giden Afrika’da ortaya çıkmış, sonra başka diller gibi Afrika’dan Asya ve Avrupa’ya insan göçleriyle geçmiştir.

Bunun kanıtlarını bulmak olanak dışıdır bugünkü bilgilerimiz ve eldeki verilerle.

Timur Kocaoğlu, 5 Temmuz 2015

Orta Asya’nın Genetik Yapısı


Orta Asya ile ilgili en eski genetik araştırmalardan biri, Zerjal ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilmiş ve 2002 yılında American Society of Human Genetics dergisinde yayımlanmıştır. Bu çalışma kapsamında Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi Orta Asya ülkelerinden 8 etnik gruptan örnekler toplanmış ve buna ilave olarak Doğu Asya’dan Moğol örnekler de dahil edilmiştir. Ayrıca bu çalışma kapsamında Kafkasya bölgesinden Azerbaycanlı, Oset, Gürcü, Ermeni, Lezgi ve Svanlar da çalışmaya dahil edilerek karşılaştırma yapılmıştır.  Biz de bu yazımızda hem çalışmaya dahil edilen etnik gruplarda görülen Y-DNA oranlarına yer vereceğiz hem de makaleyle ilgili genel bir değerlendirme yapıp eleştirilerimizi sizlerle paylaşacağız.

Y-DNA haplogrupları hakkındaki yazımız için buraya tıklayınız.

MAKALENİN GİRİŞ KISMI, ORTA ASYA’DA TARİH ÖNCESİ VE TARİHSEL SÜRECİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Zerjal ve arkadaşlarının hazırladığı makalenin giriş kısmında daha önce Avrupa’da yapılan y-kromozomu araştırmalarında genetik çeşitliliğin görüldüğü ancak bu çeşitliliğe neden olan göçlerin Paleolitik dönemde mi yoksa Neolitik dönemde mi gerçekleştiğinin henüz açıklığa kavuşmadığı belirtiliyor. Ancak ilgili makalede genel olarak bu tür genetik çeşitliliklerin tarih öncesi çağlardan itibaren gerçekleşmeye başladığı konusunda uzlaşıldığı ifade ediliyor. Bununla birlikte, tarihsel süreçte gerçekleşen tarihi vakaların da demografik değişikliklere neden olduğu belirtilmekte ve belirli bir coğrafyadaki genetik çeşitlilik değerlendirilirken hem tarih öncesi hem de tarihsel süreçteki kitlesel göçlerin, savaşların ve felaketlerin birlikte ele alınması gerektiği makalede vurgulanmaktadır.[1] Buna binaen Orta Asya’nın, Neolitik çağlarda olduğu kadar yakın tarihte de çeşitli göç hareketliliklerine maruz kaldığı da ifade edilmektedir.

Bu bağlamda, makaleyi değerlendirmeye geçmeden evvel, yazılı kaynaklar ışığında Orta Asya’nın tarihi sürecini ele almakta yarar görüyoruz. Bugün Batı Asya’da ikamet eden Oğuz kökenli Türklerin 10. yüzyılda Orta Asya’da ikamet ederken, Batı Asya’ya kitlesel göç ettiğini biliyoruz. Özellikle Kıpçaklar ve ardından Moğolların Orta Asya’ya yaptıkları akınlara kadar geçen sürede Orta Asya’nın genetik yapısı günümüzden biraz daha farklı (C daha az) olsa da yine o bölgede 1000 ilâ 2000 yıl önce genetik çeşitlilik mevcut idi. Nitekim Oğuz Türklerinde baskın ve mevcut olan haplogrupların Orta Asya’da özellikle Uygurlar, Özbekler ve Türkmenlerde hala yaygın olduğunu günümüzde görüyoruz. Zaten Zerjal ve arkadaşlarının yaptıkları çalışma da bunu göstermiştir.

Oğuzların Orta Asya’dan batıya göçlerini ele alacak olursak, 11. yüzyılda Gazneliler, Kimekler ve Karlukların baskısı nedeniyle Oğuzların Hazar ötesi bölgeden ayrılarak Batı Asya ve Doğu Avrupa’ya kitlesel olarak göçtükleri o dönemin tarihçileri tarafından ifade edilmekte; ayrıca göçen yoğun kitlelerin İran, Azerbaycan, Anadolu, Mezopotamya, Suriye, Mısır gibi coğrafyalarda beylikler ve güçlü devletler kurdukları bilinmektedir. 13. yüzyıldaki ikinci göç dalgasında ise Doğu ve Kuzeydoğu Asya’dan gelen Moğol baskısı nedeniyle başta Orta Asyalı konargöçerler olmak üzere çok sayıda insan topluluğunun da yine Hazar ötesinden Batı Asya tarafına göçtükleri bilinmektedir. İkinci göç dalgasında Orta Asya yoğun miktarda Moğol etkisine maruz kalırken, Batı Asya’da bu etki oldukça düşük oranlarda olmuş ve Orta Asya’dan Batı Asya’ya bir gen akışı gerçekleşmiştir. Bundan Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Balkanlar da etkilenmiştir.

Tarihi süreç dikkate alındığında Orta Asya daima batıya göç veren bir coğrafya olmuştur. Bir çok genetik makalede tarih öncesi (Neolitik gibi) devirlerde Orta Asya’nın batıdan göç aldığı iddia edilse de aksine tarihi başlatan ve eklemeli dil konuşan Sümerler gibi bazı halkların da Batı Asya (Mezopotamya)’ya Orta Asya’dan geldikleri yönünde görüşler mevcuttur.[2] Mezopotamya’nın en eski halklarının sonradan Araplaştırıldığı, Anadolu’nun en eski kadim halklarından Hattilerin sonradan Hint-Avrupalılaştırıldığı bilimsel olarak da kabul görmektedir. Bu bağlamda acaba Mezopotamya, İran ve Anadolu’nun eklemeli dil konuşan en eski halkları Orta Asya’dan gelmiş olamaz mı veya tam tersine bu insanlarla aynı kökenden gelenler önceden veya sonradan Orta Asya’ya ve Kafkaslara geçmiş olamaz mı sorusunu sormakta fayda var. Neolitik dönemde veya daha öncesinde her iki yönde de göçlerin yaşanmış olma ihtimali elbette vardır. Ancak bizim için en öncelikli konu bin yıl önceki Türklerin ve Orta Asya’nın genetik yapısıdır. Orta Asya, yakın zamanda (800 yıl önce) her ne kadar Moğollar ve Tunguzlar gibi Kuzeydoğu Asya halklarının (C haplogrubu) göçlerine maruz kalsa da, F haplogrubundan türeyen hemen hemen bir çok haplogrubu (varyasyonu) bir arada tutmayı ve genetik çeşitliliğini orantılı bir biçimde korumayı başarmıştır.

Batı Asya’da Türk varlığı tarihsel süreç bağlamında incelendiğinde Türklerin, 1040’tan çok daha önce bu bölgede etkili olmaya başladıkları bilinmektedir. Nitekim en başta Anadolu, M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren Avrupa Hunları, Sabarlar ve Hazarlar gibi kavimlerin akınlarına uğramıştır.[3] Yine 4. ve 5. yüzyıllarda Avrupa Hunlarının Anadolu çevresinde uzun süre kaldıkları, 6. yüzyılda Bizans’ın Sasanilere karşı Sabarları kullandığı, 8. yüzyılda Hazar lakaplı Bizans İmparatoru IV. Leo tarafından ücretli Hazar askerlerinin Anadolu’ya yerleştirildikleri, 12. yüzyılda Bulgar, Kuman ve Peçeneklerin yine Bizans tarafından Selçuklulara karşı Batı Anadolu’ya iskan edildikleri tarihi kayıtlardan bilinmektedir. Benzer şekilde, Abbasiler de 9. yüzyılda on binlerce Türk kökenli memluk askeri Orta Asya’dan Irak’a getirerek kendi hizmetine almıştır. Bu askerlerin bir kısmı 9. ve 10. yüzyıllarda İslam coğrafyasının çeşitli bölgelerinde kalelerde görevlendirilmiştir.[4][5] Hatta 836 yılında Bağdat’ın kuzeyinde Samarra kenti inşa edilmiş ve Türk kökenli memlukler bu şehre yerleştirilmiştir.

Zerjal ve arkadaşlarının makalenin giriş kısmında vurgulamak istedikleri husus da tüm bu genetik çeşitliliğin tarih öncesi çağlardan günümüze kadar devam etmiş olmasıdır. Her bir coğrafi bölgedeki genetik çeşitliliklerin sadece tarih öncesi devirlerde değil, son üç bin yıldaki tarihi süreçte de şekillenmeye devam ettiği makalede özellikle vurgulanmaktadır. Bununla birlikte günümüzdeki bir çok ulus yokken tarih öncesi çağlarda farklı ata soylarından insanların bir araya gelerek tarihsel süreçte ortak bir dil, kültür ve tarih oluşturdukları bilinmektedir. İşte biz de bu gerçeği dikkate alarak, daha önce başka yazılarımızda da belirttiğimiz üzere, ön Türkleri kesinlikle yakın bir zamandaki tek bir y-dna haplogrubuna indirgemeden yorumluyoruz. İllâki Türkleri tek bir haplogruba indirgemek gerekiyorsa, Orta Asya Türklerinde görülen ve Moğol akınları öncesinde taşıdıkları haplogrupların 48.000 yıl önceki atası F haplogrubu, Türklerin ortak atası olarak kabul edilebilir. Bazı ard niyetli kesimler ve ard niyeti olmayıp da yeterli bilgiye sahip olmayan kişiler, maalesef göçlerin kaynağı olan Orta Asyalı Türklerde bir çok haplogrup görüldüğünü bilmelerine rağmen, tek bir haplogrup üzerine propaganda yapabilmektedir. Bunun yanlış ve ayrımcı bir tutum olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Değerlendirmesini yaptığımız Zerjal ve Wells’in makalesinde de Orta Asya’daki haplogruplardan sadece C haplogrubu, kasıtlı olarak Türklerle bağdaştırılmaya çalışılmaktadır. Azıcık genetikten anlayan bir insan dahi böyle bir görüşün ne kadar sığ olduğunu idrak edebilir.

Zerjal’ın makalesindeki Orta Asya Y-DNA haplogrup oranlarına geçmeden önce değinmek istediğimiz diğer bir husus da bazı kesimlerin Türklerde en çok görülen haplogrubu temel alarak tavır almaları ve en çok görülen haplogrubu Türk ilan edip, diğer haplogrupları Hint-Avrupalı, Semitik, Kafkasyalı, İrani vb şeklinde etiketlemeleridir. Oysa ki gerek Türkiye ve İran Türklerinde gerekse Orta Asya Türklerinde aynı haplogrupların görüldüğü bilinmektedir. Harflerle ifade ettiğimiz bu haplogruplar biraz daha geriye gidildiğinde zaten ortak atalarda birleşmektedir. Türklerin birleşmesi de en çok taşıdıkları varyasyonların, M.Ö. 46.000’de F haplogrubunda birleşmesidir. Diğer bir ifadeyle Türklerin ataları M.Ö. 46.000-65.000 yılları arasında F haplogrubuna mensup idi. 235.700 yıl öncesine gidecek olursanız, y-kromozomu Adem(ilk erkek)’i temsilen A0-T haplogrubuna dayandırılmaktadır.[9]

Zerjal ve arkadaşlarının makalesinde Orta Asya, güneydoğusunda Pamir ve Tanrı Dağları, kuzeyinde Sibirya, batısında Hazar Denizi olan, Moğolistan’dan Kafkasya’ya kadar uzanan coğrafi bölge olarak tanımlanmaktadır. Bu bölgede Paleolitik döneme (M.Ö. 10.000’den öncesine) ait kalıntılar ve yine Mezolitik döneme (M.Ö. 10.000-8000 arası) ait kalıntılar mevcuttur.[6] Ancak Orta Asya’da genetik çeşitliliğin ve hareketliliğin Neolitik dönemde (M.Ö. 8000-6000 arası) yoğunlaşmaya başladığı vurgulanmaktadır.[7][8] Bu bölgenin o çağlarda tarıma pek elverişli olmaması nedeniyle daha çok hayvancılığın geliştiği tahmin edilmektedir. Makalede Orta Asya’nın en eski devirlerde Amerika, Hindistan ve Avrupa’ya yönelik göçlerin ve yakın tarihte de Batı Asya’ya yönelik göçlerin kaynağı olabileceği belirtilmektedir. Her ne kadar tarihsel süreçte kitlesel olarak pek rastlanmasa da batıdan doğuya göçlerin olmuş olabileceği ihtimali üzerinde de durulmaktadır.

ARAŞTIRMAYA DAHİL EDİLEN DNA ÖRNEKLERİ

Bu araştırmada 15 farklı etnik gruptan 408 erkekten örnek toplanmıştır. 1993 ve 1995 yılları arasında Moğolistan’dan toplanan 65 örnek çalışmaya dahil edilmiştir. 343 örnek ise, EurAsia ’98 keşif gezisi esnasında 14 etnik gruptan toplanan örneklerden elde edilmiştir. Örneklerin çoğu köylerde yaşayan sağlıklı erkeklerden rızaları alınarak elde edilmiştir. Kan örneği alınan bireylerin birbiriyle akraba olmamasına dikkat edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen etnik gruplar ve örnek alınan bölgeler tablo halinde belirtilmiştir:

zerjal-et-al-calismaya-dahil-edilen-etnik-gruplar

Bu çalışmada 16 Y-STR marker değerleri (DYS388, DYS392, DYS425, DYS426, DYS436, DYS19, DYS389I, DYS389b, DYS390, DYS391, DYS393, DYS434, DYS435, DYS437, DYS439, DYS438) tespit edilmiştir.

Ancak bu çalışma eski olması nedeniyle bazı haplogruplara yer verilmediği gibi bazı haplogruplar da detaylı olarak tespit edilmemiştir. Mesela G ve I haplogrupları birlikte verilmiştir.  J1 ve J2 haplogrupları da J haplogrubu altında birlikte verilmiştir. Aynı şekilde O haplogrubu gibi bazı varyasyonlar K haplogrubu içerisinde değerlendirilmiştir; ancak O3a farklı olarak ele alınmıştır. Aynı şekilde P ve Q haplogrupları da R1b içerisinde değerlendirilmiştir. Bu yüzden karışıklığı önlemek için aşağıdaki haritada bunu belirteceğiz. Haritayı tam ekran görüntülemek için üstüne tıklayınız.

1-zerjal-central-asia-genetics-orta-asya-genetik-yapisi-haplogrup-dagilimi-harita

SONUÇLAR

İstatistiklere geçmeden önce genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, bu araştırma sonucunda R1b haplogrubu en fazla Türkmenlerde ve Ermenilerde görülmüştür. R1ahaplogrubu ise en fazla Kırgız ve Taciklerde görülmüştür. J (J1/J2) haplogrubu Orta Asya’da en fazla Uygurlar, Özbekler ve Dunganlarda, Kafkasya’da ise en fazla Kazbegi Gürcüleri, Azerbaycan Türkleri ve Lezgiler’de görülmüştür. C ve ardılı olan haplogruplar ise en fazla Kazaklar ve Moğollarda görülmektedir. K ve O haplogrubu da yine Uygurlar, Kazaklar, Moğollar ve Dunganlarda yüksek oranlarda mevcuttur. Oranlardan oluşturulan grafikler aşağıda verilmiştir.

SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE DİKKAT ETTİĞİMİZ HUSUSLAR

Tarihsel süreçte ve dilbilimsel açıdan, Orta Asya’da Oğuz Türklerine en yakın budunlar, Uygurlar, Türkmenler ve Özbeklerdir. Bu üç budunun konuştuğu dil, Oğuz Türkçesine oldukça yakındır. Diğer taraftan Kırgızca, Altayca ve Kazakça gibi lehçeler, Kıpçak grubunda yer almakta ve Oğuzcaya en uzak noktayı teşkil etmektedir. Bu nedenle Oğuz Türklerini (Türkiye, Azerbaycan) diğer Orta Asya Türkleri ile kıyaslarken en başta Uygurlar, Türkmenler ve Özbeklerle kıyaslamakta fayda vardır.  Nitekim, Uygur, Özbek ve Türkmenler, Oğuzlarla kıyaslandığında bu grupların genetik olarak birbirine daha yakın olduğu görülmektedir. Zaten fenotip olarak da Türkiye ve Azerbaycan Türklerine en yakın olan gruplar, Uygurlar, Özbekler ve Türkmenlerdir.

ÖZBEKLER

Y-DNA örnekleri Özbekistan’ın Kaşkaderya bölgesinden alınmıştır. Örneklerde de görüldüğü gibi Özbeklerde R ve J haplogrupları en baskın haplogruplardır. Benzer şekilde Türkiye’de de en baskın haplogruplar J ve R’dir.

Zerjal ve arkadaşlarının araştırmasında R ve J haplogruplarına ilave olarak Özbeklerde G/I, Q, C, K/O, D gibi haplogruplar da tespit edilmiştir. Ancak bu haplogrupların makalede belirli dönemler ve topluluklarla ilişkilendirilmeye çalışılması mevzusunu burada tartışmakta fayda var.

R1a/R1b mevzusu: Makalede R1a ve R1b gibi haplogrupların atın evcilleştirilmesiyle Karadenizin kuzeyinden M.Ö. 3000’de Orta Asya’ya geldiği iddia edilmektedir. Ancak böyle bir yaklaşım bütünüyle ideolojiktir. Makalenin devamında Özbekistan’da R1a ve R1b haplogrupları ideolojik ve açık bir biçimde Hint-Avrupalılarla özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu iki haplogrup Avrupa halklarının önemli bir çoğunluğunu oluşturduğu için, Batılı genetikçiler tarafından yıllardır Hint-Avrupalıların atası gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysa ki haplogruplar ırklarla ve dil aileleriyle karıştırılmamalıdır. Biz batının bilimi ırkçı ve ideolojik yorumlamasına ve böyle bir bilim anlayışına karşıyız ve bu yüzden mevcut anlayışa eleştirel yaklaşıyoruz. Tarih öncesi dönemde dahi bir haplogruba mensup bireylerin bir kısmı eklemeli dil konuşurken, diğer bir kısım bükümlü diller konuşmuş olabilir. Bunun aslında hiç de önemi yoktur. Tıpkı J haplogrubu gibi R haplogrubu da bir çok dil grubuna mensup insanı bünyesinde taşımaktadır. En az Hint-Avrupalılarda olduğu kadar bu haplogrup Türklerde de görülmektedir. O yüzden yakın dönem haplogrupların belirli dil aileleriyle ilişkilendirilmeye çalışılması varsayımdan öteye gitmez. Nitekim tarih öncesi dönemlerde insan topluluklarının hangi dili konuştuklarını kanıtlayacak hiç bir yazılı belge yoktur. Dolayısıyla R1a ve R1b haplogruplarının ataları 5000 ilâ 20.000 sene önce hangi dili konuşuyordu bilemeyiz. Ancak şu bir gerçek ki G, J, L, N, Q, R gibi birçok haplogrup 5000 ilâ 10.000 yıl önce Orta Asya’da mevcut idi ve bu haplogruplar hep birlikte Ön Türklerin atalarını teşkil ediyorlardı. Yine Batı sentezli bilim anlayışıyla ters düşmek gibi olacak ancak bu haplogrupların hepsi bu bölgenin yerlisi de olabilir. Böyle bir ihtimal veya varsayım, antik DNA örnekleriyle aksi kanıtlanana kadar mümkündür.

J1/J2 mevzusu: Makalede J (J1 veya J2) haplogrubunun Özbekistan’a Neolitik dönemde M.Ö. 8000-6000 yılları arasında vardığı savunulmaktadır. Bu dönemde özellikle Kırgizistan ve Özbekistan arasındaki Fergana vadisi gibi verimli ve sulak arazilerde tarımı başlatan neslin J haplogrubu olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu iddiaya eleştirel bakıyoruz. Çünkü tarımın tek başına bu haplogruba mal edilmesine karşın, bunu destekleyecek antik DNA örneği henüz dünyanın hiç bir yerinde bulunmuş değildir. Nitekim J haplogrubu tarıma uygun olmayan engebeli Kafkasya dağlarında, Ural-Volga ve Doğu Avrupa steplerinde de görülmektedir. Hatta Altayların kuzeyinde arkeolojik kazılarda bulunan J2’ler de tarım kültürüne ait değildir. Ancak günümüzde J haplogrubunun ormanlık olmayan bereketli bölgelerde daha yoğun olduğu gerçeğini de inkar edemeyiz. Nitekim J haplogrubu verimli ve sulak alanlarda daha sık görülürken, R1a ve R1b haplogrupları orman kuşağında daha sık görülen haplogruplardır. Fakat yine de bu tarz önermelere ihtiyatla yaklaşmakta fayda vardır. Nitekim en eski J2 örneklerinden ikisi Altayların kuzeyinde Demir Çağ dönemine ait iki farklı sit alanında bulunmuştur. Bu bağlamda M.Ö. 1000 ilâ 700 yılları arasında demiri bu bölgeye götürenlerin de J2 haplogrubu olduğu varsayımında bulunulabilir. J2’nin Altaylarda Demir Çağına ait arkeolojik alanlarda tespit edilmesi tesadüf değil, aksine zengin demir madenlerine sahip olan bu bölgenin demirci ustaları tarafından yurt edinilmesi olarak düşünülebilir.

Diğer haplogruplar: C2, D ve O haplogruplarının bu bölgeye Moğol istilası ile geldiği düşünülmektedir. Ancak C’nin bazı varyasyonları ile G, N ve Q gibi haplogruplar çok daha eski devirlerde bu bölgeye gelmişlerdir.

uzbeks-ydna-haplogroups-ozbeklerin-genetik-yapisi

UYGURLAR

Bu çalışmada Uygur örnekleri, Kazakistan’ın Almatı bölgesinde yaşayan Uygur kökenli vatandaşlardan toplanmıştır. 2002 yılında yapılan bu araştırmanın Y-DNA haplogrup oranları, 2010 yılında Shou ve arkadaşları tarafından Doğu Türkistan’da yapılan örneklerle kısmen uyuşmakta ve benzerlik göstermektedir.

Kazakistan’daki Uygurlarda en baskın haplogruplar J ve R1a’dır. Bununla birlikte C, G/I, K, Q, R1b gibi haplogruplar da görülmektedir. Benzer haplogrupların kadim Uygur halkı gibi pek çok Türki halkta görülmesi önem arz etmektedir. Nitekim Türkler, 800 ilâ 1000 yıl önce Orta Asya’dan gelirken tek bir haplogrup getirmemiştir.

Ayrıca şunu da belirtmekte fayda var ki dünyada tek bir haplogruptan oluşan millet yoktur. En saf dedikleri Amerikan yerlilerinde dahi üç farklı haplogrup görülmektedir. Afrikalılar dahi A, B, E1a, E1b gibi haplogrupların farklı varyasyonlarını taşımaktadır. Yine Ermeniler, Yunanlar, İngilizler vb gibi pek çok ulus da çok sayıda Y-DNA haplogrubundan müteşekkildir. Ancak nedense başka milletlerdeki haplogrup çeşitliliğini görmezden gelip de Türkler üzerine oyun oynamaya kalkışan tiplerle uğraşmak durumunda kalıyoruz.

1-kazakhstan-uyghurs-ydna-haplogroups-uygurlarin-genetik-yapisi

TÜRKMENLER

Bu araştırmada Türkmenistanlı Türkmenlerde en baskın haplogrup R1b ve Q haplogruplarıdır. 2002 yılında gerçekleştirilen bu araştırma o dönemin şartlarında henüz haplogrupların tasnifi tam yapılmadığı için Q ve R1b haplogrupları bir arada ele alınmıştır. Bu nedenle Türkmenlerde R1b ve Q haplogruplarının toplamı %52,4 şeklinde verilmektedir. Bu iki haplogruptan sonra Türkmenlerde en çok görülen haplogrup J (J1 ve J2’nin toplamı)’dir. N haplogrubunun da Türkmenlerde oldukça yüksek orana (%9,5) sahip olduğu görülmektedir. G/I, R1a, K/O gibi haplogruplar da Türkmenlerde mevcuttur.

Not: Türkiye’de R1b haplogrubunun R1a’dan fazla olması gibi, Türkmenlerde de R1b’nin daha fazla olduğu görülmektedir.

turkmens-ydna-haplogroups-turkmenistan-genetik-yapisi

AZERBAYCAN TÜRKLERİ 

Azerbaycan Türklerinde en fazla görülen haplogrup J (J1 ve J2’nin toplamı)’dır. İkinci olarak en fazla görülen haplogrup R1b ve Q’nun toplamıdır. Dikkat edilirse Türkiye’de de en fazla J’nin toplamı, daha sonra R1b, G, R1a şeklinde bir sıralama görülmektedir; bu sıralama Azerbaycan Türkleriyle benzeşmektedir. Türkiye ve Azerbaycan Türklerinin Oğuz grubundan olmaları sebebiyle bu iki grup birbirine genetik olarak en çok benzeyen budundur.

azerbaijan-azeri-ydna-haplogroups-azerbaycan-genetik-yapisi

KIRGIZLAR

Kıpçak grubunda yer alan Kırgızlarda en fazla görülen Y-DNA haplogrubu R1a’dır. R1a’nın peşinden C haplogrubu gelmektedir. G, J, K, N, Q ve R1b gibi Y-DNA haplogrupları Kırgızlarda az görülse de %3 ilâ %5 civarında bu haplogruplar da kadim Kırgız halkında mevcuttur.

Altayların kuzeyinde Altayca konuşan halklar da yine Kıpçak grubuna girmekte ve o topluluklarda da R1a en baskın Y-DNA haplogrubunu oluşturmaktadır. Ancak Kazaklar da Kıpçak grubunda değerlendirilmelerine rağmen, Kırgızlara nazaran oldukça düşük oranlarda R1a haplogrubuna sahiptirler.

kyrgyzstan-ydna-haplogroups-kirgizistan-genetik-yapisi

KAZAKLAR 

Kazaklar’da en baskın haplogrup C’nin varyasyonlarıdır. Bu çalışmada diğer haplogruplara pek rastlanmasa da bazı araştırmalarda diğer haplogrupların da mevcut olduğu görülmektedir.

kazakh-ydna-haplogroups-kazaklarin-genetik-yapisi

DUNGANLAR

Kırgızistan’da yaşayan Dunganların konuştukları dil nedeniyle aslen Çin kökenli oldukları belirtilmektedir. Ancak bu çalışmada Dunganların ancak %27’si Çin’de en baskın haplogrup olan O haplogrubuna mensuptur. Dunganlarda J2, R1a ve R1b gibi haplogrupların baskın çıkması, bu bölgeye yakın tarihte gelen Dunganların bölgedeki Türklerle karışmış olabileceği ihtimalini göstermektedir.

dungans-ydna-haplogroups-dunganlar-genetik-yapisi

TACİKLER

İrani dil konuşan Tacikler de Kırgızlarla aynı oranda R1a haplogrubu taşımaktadır.  Tacikler R1a kadar fazla olmasa da makul oranlarda C, G, J, L ve R1b gibi haplogruplara da sahiptirler.

tajiks-ydna-haplogroups-taciklerin-genetik-yapisi

MOĞOLLAR

Moğolistan’ın Ulan Batur bölgesinden toplanan Y-DNA örnekleri oldukça çeşitli görünmektedir. %50’den fazlası C haplogrubunun türevleri olsa da Moğollarda K, O, R1a, N, Q, R1b, J, G, O, D haplogrupları da makul oranlarda görülmektedir. %3 oranlarında görülen G ve J haplogruplarının Moğolistan’a kadar ulaşmış olması dikkate değerdir.

mongolia-ydna-haplogroups-mogolistanin-genetik-yapisi

ERMENİLER

Bu çalışmaya Ermeniler de dahil edilmiştir. Ermenilerde en fazla görülen haplogrup R1b (xP/Q)’dir. Çalışmada R1b haplogrubu P ve Q ile birlikte değerlendirilmiştir. Ancak diğer çalışmalardan da bilindiği üzere Ermenilerde en fazla görülen Y-DNA haplogrubu R1b’dir. Ancak Türklerde görülen R1b ile Ermenilerde görülen R1b’nin alt dalları farklıdır. Görüldüğü üzere Ermeniler de çok sayıda farklı haplogruptan insanların oluşturduğu bir halktır.

armenians-ydna-haplogroups-1

OSETLER

Güney Osetyalılarda en çok görülen Y-DNA haplogrubu G’dir. J, R1b, R1a ve E gibi haplogruplar da mevcuttur.

south-ossetians-ydna-haplogroups-1

LEZGİLER

Dağıstan’ın yerlisi Lezgilerde en fazla J haplogrubu görülmektedir. R1a, R1b ve E halogrupları da bu topluluklar arasında mevcuttur.

lezgians-ydna-haplogroups-1

MAKALE İLE İLGİLİ ELEŞTİRİLER VE GENEL DEĞERLENDİRME

Makalede bazı mevzularda genelleme yapılmakta, bu bağlamda kimi haplogruplar Hint-Avrupalı gibi gösterilerek ideolojik bir zemin oluşturulmaktadır. Bir bakıma R1a ve R1b haplogruplarından yola çıkılarak Hint-Avrupalıların kökenine yönelik Kurgan Hipotezine genetik temel oluşturulmaktadır. Diğer taraftan yine genelleme yapılarak J2 haplogrubunun bölgedeki varlığı Neolitik dönem tarıma dayandırılmaktadır. Yine sığ bir anlayışla Moğollar ve Tunguzlarda yüksek oranda görülen ancak Kazaklar hariç Türki halklarda %10’un altında görülen C haplogrubu, Altay dillerini yayan haplogrup olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır. Bu makalenin bilimsel değeri sadece bizlere sağladığı haplogrup oranları ve genetik verilerdir; bunun dışında yazarların kişisel yorumları ve varsayımları tamamen Batı sentezli sığ ve ideolojik anlayışın Hint-Avrupa perspektifinde izdüşümüdür. Biz bu izdüşümden bağımsız bir gözle makaleyi sizlerle paylaştık ve değerlendirmemizi yaptık. Okuyanlara faydalı olması dileğiyle…

İlhan Cengiz, www.haplogruplar.com

KAYNAKLAR

1. Zerjal et al (2002), A Genetic Landscape Reshaped by Recent Events: Y-Chromosomal Insights into Central Asia, Volume 71, Issue 3, p466–482, September 2002; Web:http://www.cell.com/ajhg/abstract/S0002-9297(07)60328-0

2. B. Dartman, (2009) Yazının Keşfi Konusunda Dini Metin ve Arkeolojik Bulgular Çerçevesinde Yeni Bir Yaklaşım, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 41 Erzurum, 2009, Web: http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunitaed/article/download/1020002214/1020002213

3. A. Kaya, (2014) Başlangıcından 1071’e Kadar Türklerin Anadolu’ya Akınları Hakkında Bir Değerlendirme, EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 18 Sayı: 59 (Bahar 2014), Web:http://www.ekevakademi.org/Makaleler/1264418673_13%20Abdullah%20KAYA.pdf

4. A. M. Ağır & M.E. Şen, (2012). Abbasi Dönemi Önemli Türk Komutanlarından Boğa Es-Sağir, Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 7/3, Summer 2012, p. 13-20, ANKARA-TURKEY, Web:http://www.turkishstudies.net/Makaleler/423564883_2A%C4%9F%C4%B1r%20Abdullah%20Mesut_S-13-20.pdf

5. O. Gürbüz, (2003). Boğa El-Kebir’in Ermeniye Seferi, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 22, Erzurum, 2003, Web: http://e-dergi.atauni.edu.tr/ataunitaed/article/view/1020001433

6. RS Davis, VA Ranov, Toward a new outline of the Soviet Central Asian Paleolithic, Curr Anthropol, 20 (1979), pp. 249–270

7. CD Forde, Habitat, economy and society: a geographical introduction to ethnologyMethuen & Co, London (1948)

8. LL Cavalli-Sforza, P Menozzi, A Piazza, The history and geography of human genesPrinceton University Press, Princeton (1994)

9. YFull Experimental YTree, 2015, Web: http://www.yfull.com/tree/A0-T/

ANAHTAR KELİMELER

Orta Asya’nın genetik yapısı, Türklerin genetik yapısı, Türklerin genetik haritası, Türk haplogrupları, Y-DNA haplogrupları, Haplogroups in Turks, Genetics of Turkish people, G haplogrubu, J1 haplogrubu, J2 haplogrubu, L haplogrubu, Q haplogrubu, N haplogrubu, R1a haplogrubu, R1b haplogrubu, Orta Asya’da haplogruplar, Türklerin genetik tarihi, Özbeklerin genetik yapısı, Türklerin genetik özellikleri, Türkmenlerin genetik yapısı, Uygurların genetik özellikleri, Uygur Y-DNA haplogrupları…

Türüklerde Ağırlıklı Otozomal DNA Ortalaması


f-haplogrubu-300x220

Bu çalışma kapsamında Türk halklarında otozomal DNA bileşenlerinin ağırlıklı aritmetik ortalaması hesaplanmıştır. MDLP K23b tablosu ve hesap cetveli temel alınarak hazırlanan çalışmamıza Türk halklarından yalnızca 18’i (MDLP K23b tablosunda bulunması nedeniyle) dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen Türk halklarının taşıdıkları otozomal gen ortalamaları, nüfusları dikkate alınarak ağırlıklı aritmetik ortalama ile elde edilmiştir. Aşağıda yaklaşık 195 milyon Türk’ün ağırlıklı otozomal gen ortalaması yer almaktadır.

turk-geni-genleri-ortalamasi-turkic-people-turks-autosomal-dna-average-v3

Bu çalışmada MDLP K23b tablosunda yer alan Türk halklarının ortalamaları kullanılmıştır. Kaynak olarak kullandığımız ilgili tabloyu görüntülemek isterseniz aşağıdaki kaynakça bölümüne bakabilirsiniz. Karaçay, Balkar ve Kaşkay Türkleri gibi bazı gruplar maalesef K23b listesinde yer almadığı için çalışmamıza dahil edilmemiştir. Pasta grafikteki bilgiler tablo halinde:

Otozomal Gen Ağırlıklı Oran
Caucasian %32,51
South Central Asian %16,30
Altai Tungus %8,70
Near East %7,96
European Hunters Gatherer %7,63
European Early Farmer %6,66
Ancestral Altaic %4,34
East Siberian %4,09
South East Asian %3,56
North African %1,93
South Indian %1,61
Arctic %1,05
Austronesian %1,03
Paleo Siberian %0,62
Amerindian %0,50
Austroloid %0,41
Melano Polinesian %0,34
East African %0,28
African Pygmy %0,14
Subsaharian %0,11
Khoisan %0,08
Archaic African %0,08
Archaic Human %0,07

Her bir Türkî halkın taşıdığı gen dağılımı nüfusunun toplam nüfusa oranı baz alınarak genel ortalamaya dahil edilmiştir. Çalışmamıza dahil edilen Türk halklarının listesi ve nüfus bilgileri aşağıda yer almaktadır. Nüfus bilgileri Wikipedia gibi çeşitli çevrimiçi kaynaklardan elde edilmiştir.

Türk halkı Nüfus
Altaylılar 74.000
Azeriler 35.000.000
Başkurtlar 2.000.000
Çuvaşlar 2.000.000
Gagauzlar 250.000
Hakaslar 85.000
Karakalpaklar 620.000
Kazaklar 15.000.000
Kırım Tatarları 6.500.000
Kumuklar 500.000
Kırgızlar 4.500.000
Nogaylar 195.000
Tatarlar (Ural-İdil) 6.000.000
Litvanya Tatarları 15.000
Türkler 70.000.000
Türkmenler 6.000.000
Uygurlar (Uygur ky. 20 milyon) 15.000.000
Özbekler 30.000.000
Yakutlar (Sakalar) 500.000
TOPLAM 194.244.000

Otozomal bileşen oranlarının her biri ilgili grubun kendi nüfusu ile çarpılmış, elde edilen çarpım sonuçları toplanmış ve toplam nüfusa bölünerek her bir komponent için nüfus ağırlıklı aritmetik otozomal DNA ortalaması elde edilmiştir.

TÜRKLER KAFKASOİD Mİ?

Araştırmaya dahil edilen Türk halklarının (yaklaşık 195 milyon) genetik yapısı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; nüfus ağırlıklı ortalamaya göre yaklaşık %80 Kafkasoid (West Eurasian) genlerin ağırlıkta olduğu görülmektedir. Kalan kısmı Mongoloid (East Eurasian) ve Negroid (African) genler oluşturmaktadır.

Ağırlıklı aritmetik otozomal DNA ortalaması Türklerin, genetik olarak Kafkasoid’in dalı olan Turanid ırkın özelliklerini taşıdıklarını açıkça göstermektedir. Türkiye’de bazı art niyetli çevrelerin iddia ettiklerinin aksine Türkler Mongoloid değildir. Antropolojik olarak da Türkler, Kafkasoid’in bir kolu olarak Turanid ırka mensup gösterilmektedir. Turanid ırkın özelliği ise Kafkasoid kökenli olması ancak az miktarda kuzeydoğu ve güneydoğu Asya genlerini de taşımasıdır. Günümüzde yapılan genetik çalışmalar da bunu tam olarak doğrulamıştır. Diğer bir ifadeyle ortalama olarak Türk halkları, az miktarda uzakdoğu genleri (%2 ilâ %18 arası) taşımakla birlikte ağırlıklı olarak Kafkasoid (%80 civarı) kökenlidir. Uzakdoğu (Mongoloid) genleri, Moğol, Tunguz ve Çinlilere yakın olan Türki gruplarda bir miktar artış gösterebilir; ancak bu oran Kafkasoid oranı geçmemektedir. Bu da Türklerin genetik olarak Kafkasoid olduğunu göstermektedir.

Zekiyev, Laypanov ve Miziyev gibi Rusyalı aydınlar da Türklerin anayurdunun batılıların öne sürdükleri tezlerin aksine Moğolistan veya Kuzey Sibirya değil, Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki bölge(Kafkasya’nın Kuzeyi), İdil-Ural bölgesi ve Aral bozkırlarına kadar uzanan bölge olduğuna işaret etmektedir. Diğer bir teze göre ön Türklerin anayurdu bugünkü Kazakistan bozkırları, Doğu Türkistan ve Özbekistan’ı kapsayan Orta Asya bölgesi (Hazar Denizinin doğusu)’dur. Ancak her iki görüşü birleştirmek adına, Karadeniz ve Kafkasya’nın kuzeyinden Altaylara kadar uzanan bölge ön Türklerin anayurdudur da denilebilir. Zaten geçmişte olduğu gibi günümüzde de Türkologların büyük çoğunluğu Türklerin atayurdunun Moğolistan değil, Orta Asya ve İdil-Ural bölgesi olduğunu ifade etmektedir. Türklerin günümüzdeki genetik yapısı da ön Türklerin anayurdunun Kuzey Sibirya veya Moğolistan olamayacağını, tarihsel süreç de baz alındığında Türklerin Moğolistan topraklarına Hunlar, Gök Türkler ve Uygurlar zamanında sonradan gittiklerini açıkça göstermektedir.

Not: Bu grafik tüm Avrasya Türklerinin ağırlıklı genetik ortalamasıdır. Türk halklarının tek tek ele alındığı grafikler için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız:
TÜRKLERDE OTOZOMAL DNA

KAYNAKLAR 

1. MDLP, K23b Averages

2. Laypanov & Miziyev, Türk Halklarının Kökeni

3. Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni

* Yazı, grafik ve tablolar 24.07.2015 tarihinde ek bilgilerle güncellenmiştir.

İlhan Cengiz Hakkında Kısa Bilgi

İlhan Cengiz, genetik (Y-DNA, mtDNA haplogrupları ve otozomal genler) hakkında araştırmacı yazar.